Mesajı Okuyun
Old 03-05-2014, 12:17   #2
manolimato_06

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nill
Kıymetli meslektaşlarım,
Boşanma davası olmaksızın fiili ayrılık nedeni ile kadının koca aleyhine açtığı tedbir nafakası davasında nafakaya dava tarihinden itibaren mi yoksa karar tarihinden mi hükmedilir..Bu konu ile ilgili yargıtay kararınız varsa paylaşırsanız mutlu olurum.Teşekkür ederim
T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 9407
Karar: 2013 / 10112
Dava: Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davada, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak; davacı eş için aylık 500 TL tedbir nafakası istenilmiştir.

Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulüyle davacı eş için karar tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK. nun 197 nci maddesi uyarınca, ayrı yaşamda haklı olan eş diğerinden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği karı-koca birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK. md. 186/son).

Dosyada taraflar hakkında yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında; davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, annesiyle birlikte yaşadığı tespit edilmiş, davalının ise; öğretmen olduğu, 1.900 TL maaş aldığı, 240 TL kira ödediği, üzerine kayıtlı aracı bulunduğu tespit edilmiştir.

Nafaka takdirinde, davacının istemin tedbir nafakası olması ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tesbit edilen mevcut gelir durumuna göre mahkemece takdir edilen nafaka miktarları az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.

Ayrıca, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 gün, 15 E, 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).

Buna göre, dava tarihinden geçerli olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerekirken; karar tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK. nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)