Mesajı Okuyun
Old 19-03-2014, 11:45   #1
anıl beşir

 
Varsayılan Mahkeme kararına rağmen icra dairesi takibi durdurabilir mi İİK m.33 ve HMK m.209

Sayın meslektaşlarım

Alacaklı olarak 3 adet bonoyu icraya koyduk. Borçlu süresi içerisinde İcra Mahkemesine başvurdu. Bonoların kendisi tarafından tanzim edildiğini ancak bedelsiz olduğunu iddia ederek dolandırıcılık iddiasında bulundu. Yapılan yargılamada davası reddedilerek, dava esnasında mahkemece durdurulan takibin devamına ve davasının reddine karar verildi. Bu kararı da temyiz etti.

Ancak borçlu, icra dosyası mahkemeden daireye geri gönderilene kadar yani mahkemenin red kararının hemen akabinde, gölge dosyaya iki ayrı günde iki adet dilekçe sundu ve ilkinde, imza inkarı dışında sahtecilik iddiası ile suç duyurusunda bulunulduğunu buna göre takibin HMK 209/1 uyarınca durdurulmasını, ikincisinde ise borca yeter olacak şekilde taşınmazlarını teminat göstererek İİK 33/3 uyarınca takibin durdurulmasını talep etti.

Bu talepler üzerine icra dairesi de bir üst paragrafta yaptığım açıklamanın aynısını yazarak takibin şikayet sonuna kadar durdurulmasına karar verdi. Ancak bu kararında da kanaatimce hatalı olarak İİK 33/A maddesine yer vermiş.

Bu olayda danışmak istediğim 2 husus var:
1- Olaya konu takibe ilişkin, mahkemece verilmiş icranın devamı ve bonolara ilişkin şikayetlerin reddi kararı mevcutken, icra dairesi mahkemenin bu kararını yok sayarak takibi durdurabilir mi?

2- Borçlunun haricen bildirim ile teminat göstermiş olması, icranın geri bırakılması kararı yahut mehil vesikası yokken bizim icra işlemlerine devam etmemizi engeller mi?

Birinci soruya ilişkin kanaatim, konu hakkında hiç yargılama yapılmamış olsaydı o zaman dairenin HMK 209/1 uyarınca işlem yapması değerlendirilebilirdi. Ancak konu mahkeme huzuruna intikal ettirilmiş ve borçlu senetlerin kendisi tarafından tanzim olunduğunu ikrar etmiş ve mahkemecede şikayetin reddi ile takibin devamına karar verilmişken, başkaca bir mahkeme kararı olmaksızın icra dairesi takibi durduramaz.

İkinci sorduğum sorduya ilişkin kanaatim ise, borçlunun nakit para dışında haricen bir gayrimenkulü teminat olarak göstermiş olması bizim kabulümüz veya takibin temyiz incelemesi sonuna kadar duracağı yönünde bir karar olmaksızın mümkün değildir. Zira söz konusu taşınmazın değeri yahut üzerinde sair haciz veya ipotek olup olmadığı belli değildir.

Değerli yorumlarınız için şimdiden teşekkürler.

NOT: Konuyla alakalı olarak 2012 tarihli aleyhe yargıtay kararı mevcut olduğunu belirtmekte fayda var.