Mesajı Okuyun
Old 21-02-2014, 13:11   #5
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

Doğru söylemişsiniz üstadım.

Yargıtay 12.HD 2009/22743 Esas, 2010/4502 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Borçlunun mahkemeye başvurusu, hacze konu menkullerin haczedilmezliğine yönelik şikayettir. Şikayet süresi kural olarak (7) gün olup, bu süre şikayet edenin, şikayet konusu işlemi öğrendiği günden itibaren (7) gündür (İİK'nın 16. maddesi). Şikayet konusu işlem ilgiliye tebliğ edilmişse şikayet süresi tebliğ tarihinden itibaren başlar.
(Karar Tarihi : 01.03.2010)
Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlunun mahkemeye başvurusu, hacze konu menkullerin haczedilmezliğine yönelik şikayettir. Şikayet süresi kural olarak (7) gün olup, bu süre şikayet edenin, şikayet konusu işlemi öğrendiği günden itibaren (7) gündür (İİK'nın 16. maddesi). Şikayet konusu işlem ilgiliye tebliğ edilmişse şikayet süresi tebliğ tarihinden itibaren başlar. Yine; kural olarak, haciz sırasında bulunmayan borçlunun İİK'nın 103. maddesi gereğince hacizden haberdar edilmesi gereklidir. Ne var ki, uygulamada sıkça görüldüğü üzere (103) haciz davetiyesinin tebliğ edilmediği ahvalde hacze muttali olan borçlunun hacizle ilgili İcra Mahkemesine yapacağı başvurunun süresinde olup olmadığı muttali olunan bu tarihe göre tespit edilir. Ancak, hacze haricen muttali olunsa dahi bilahare takip dosyasında borçlulara (103) haciz varakası tebliği halinde anılan maddedeki hakları kullanma açısından borçluya alacaklı tarafından yeni bir hak bahsedildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda borçluya çıkarılan (103) davetiyesi (İcra Müdürlüğü'nün dosyaya verilen cevabi yazısına göre), 28.04.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup, mahkeme nezdindeki 04.05.2009 tarihli şikayet, İİK'nın 16. maddesine göre yasal (7) günlük sürededir. Mahkemece işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, istemin süre aşımından reddi isabetsizdir.

KARAR : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.