|
Koşuyor...
O hep koşuyor,,, şehrin en kalabalık caddelerinden geçip gidiyor,,, dilsiz meydanların, onlara açılan yüksek ağaçlı parkların içinden bir rüzgâr gibi esiyor,,, girip çıkmadığı sokak yok nerdeyse,,, bütün inişler ve yokuşlar onu tanıyor,,, sahillerin insanla buluşabildiği kıyılarında yüzünü denize dönüyor hep,,, koşuyor,,, şehrin belleği koca anıtlar,,, camiler, hanlar, kiliseler, kuleler, tütün depoları, çarşılar, tersaneler, iskeleler,,, ve onların gölgesinde kalmış değil, gölgesine almış onları sonradangörme tüm yapılar onu izliyor,,, bütün sinirleri, kasları ve akciğerleriyle,,, şehrin bütün enerjisini o yaratırmışcasına ve geceyi aydınlatıp gündüzü ışıtan o gibiymişçesine sanki,,, bitmez tükenmez bir dinamoyu çevirir gibi çeviriyor şehrin zamanını…
Şehrin teslim alınamayışı ona bağlı,,, onun tökezlemesini bekleyen, gözünü kırpmadan gözleyen kuşatmanın eli ve ayağı tetikte çünkü,,, ama o koşuyor,,, koşuyor,,, koşuyor…
|