Mesajı Okuyun
Old 08-01-2014, 13:32   #2
fatihuc

 
Varsayılan

2918 sayılı KTK.nun 109. maddesi 1. fıkrasında “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların giderilmesine ilişkin istemler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği günden başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar” denildikten sonra, 2.fıkrasında “Dava, cezayı gerektiren bir eylemden doğar ve ceza kanunu bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresini öngörmüş bulunursa, bu süre maddi tazminat istemleri için de geçerlidir” hükmü yer almıştır.


Mahkemenin ve davanın türü ne olursa olsun, görevli hakim, hükme esas alınacak yasa maddesini araştırmak ve uygulamakla yükümlüdür; bunun için ceza veya özel hukuk ayrımı yapılamaz (HMUK.m.76). Bu nedenle hukuk hakimi, incelemekte olduğu tazminat davasında eylemde suç niteliği görmüşse, kuşkusuz ceza yasasının ilgili hükmünü uygulayacak ve zamanaşımı savunması karşısında, eğer koşulları varsa, ceza kovuşturması yapılmış veya yapılmamış, ceza mahkemesinde dava açılmış veya açılmamış, hüküm verilmiş veya verilmemiş olmasına bakmayarak uzamış (ceza) zamanaşımını dikkate alacaktır.

Ceza davası açılmamışsa, eylemin suç niteliğinde olup olmadığını hukuk hakimi takdir edecektir. Burada sorun işlemiş olduğu eylemin niteliği ve cezayı gerektirir nitelikte bulunmadığıdır.

Bunun içinde kazada müvekkiliniz haricinde ölen ve yaralanan olup olmadığı soruya doğru cevap verebilmek açısından son derece önemlidir.


Eğer kazada başka ölen ya da yaralanan mevcut değilse ölen sürücünün taksirle kendi kendinin ölümüne sebebiyet vermesi kanaatimce meydana gelen kaza ile ilgili olarak suç sayılır bir eylem söz konusu olmadığı için iki yıllık zamanaşımı çerçevesinde meydana gelen hadisenin zamanaşımına uğraması söz konusu olacaktır.