Mesajı Okuyun
Old 02-12-2013, 14:44   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avmurat
Cevaplar için teşekkürler.Bana da böylesi mantıklı geliyor lakin bazen hüküm kısmı da tam anlamıyla davanın türünü belli etmeyebilir/açıklayamayabilir. Örneğin bahsettiğim davada taraflar arasında 50 TL tutarında bir sözleşme var ve sözleşmeyi fesheden davacının talebi:
1-Davalıya sözleşmeden dolayı 50 TL borçlu olmadığımızın tespitine,
2-Davalı adına üçüncü kişi olarak bazı icra dosyalarına yatırdığımız paranın iadesine,
3-Bununla birlikte sözleşme nedeniyle uğradığımız zararın tazminine.
Şeklindedir.

Mahkemenin kararında ise yukarıda belirttiğim gibi künyede menfi tespit denmiş, kararın içeriğinde konu açıklanmış, hüküm kısmında da hiç bir ayrıntıya girilmeden, 100 TL nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının bu sözleşme nedeniyle 50 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine denmiş.

Davacı, kararın 100 TL ilişkin kısmını icraya koymak isterse ne olacağı kafamı karıştırdı zira:
50 TL borçlu olmadığının tespitine ilişkin kısım açık ve bu bir olumsuz tespittir diyebiliyoruz.
100 TL alacaklı olduğuna ilişkin kısımda ise aslında bunun bir kısmı tazminat içeriyor, bir kısmı da davacının davalı adına icra dosyalarına ödemek zorunda kaldığı meblağın istirdatını içeriyor.Bu durum kararın içeriğinde açıklanmış ancak hüküm kısmanda buna dair hiç bir açıklama yok ve hüküm kısmı aynen yukarıda yazdığım gibi.
Bu durumda da kararın içeriğine bakılmaz mı?

Hüküm fıkrasında hem alacak hem menfi tespit davasıymış gibi hüküm kurulması tuhaf olmuş. Menfi tespit davası nitelik itibariyle bir "tespit davası" dır. Hem alacak hem menfi tespit davası aynı ilamda ayrı ayrı hükmebağlanamaz diye düşünüyorum.

Bence karar icraya konulmadan tavzih isteyin.