Mesajı Okuyun
Old 01-12-2013, 13:18   #6
MUNDİ1

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/9137
K. 2004/184
T. 22.1.2004
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Davanın Başarıya Ulaşması Halinde Harcın Davacıdan Alınmasının Gerekmesi )
• TAPUSUZ TAŞINMAZIN TESCİLİ ( Harç ve Yargılama Giderlerinin Dava Kabul Edilse Bile Davacı Üzerinde Bırakılması )
• HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ ( Kamu Tüzel Kişileri Yasal Hasım Durumunda Olduklarından Harçlarla Yükümlü Tutulamamaları )
492/m.13/j
4721/m.713
ÖZET : Tapuya tescil davalarında davanın başarıya ulaşması halinde Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda olup harç ve yargılama giderleri ile yükümlü tutulamazlar. Hazine harçtan muaf olsa da dava konusu yerin dava tarihindeki değeri üzerinden alınması gereken harç hesaplanıp davacıdan alınmalıdır.

DAVA : F.S. ile Hazine ve K. Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Ç:atak Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 15.10.2003 gün ve 73-67 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları belirtilen üç parça taşınmazın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi keşif sırasında mahallinde hazır bulunmuş, açılan davanın doğru olduğunu ifade etmiştir.

Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava tapusuz taşınmazın TMK.nun 713/1. maddesi hükmü uyarınca tescili isteğine ilişkindir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece taktir edilerek karar verildiğine ve taktirde bir isabetsizlik bulunmadığına, yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından dava tarihinden geriye doğru 20 yılı aşkın süredir davacının babası O.S. ve onun satışı ile de davacı tarafından bu taşınmazlarda tasarrufta bulunulduğunun belirtilmiş olmasına, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 30.05.2003 günlü krokili raporun dosyaya sunulmuş bulunmasına, ziraatçi uzman bilirkişi M.Ş. tarafından düzenlenen 05.06.2003 günlü raporda her üç parça taşınmazın üzerinde kültürel anlamda tarımsal faaliyette bulunulduğunun açıklanmış olmasına, yasal ilanlar ve incelemelerin yapılmış olmasına göre aşağıda belirtilen husus dışında yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Mahkemece gerekçeli kararın hüküm kısmı 3. bendinde "davanın mahiyeti gereği 4.960.000 TL başvuru harcı ile 135.000.000 TL peşin harcın talebi halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine" karar verildiği belirtilmiştir. Tapuya tescil davalarında davanın başarıya ulaşması halinde Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda olup harç ve yargılama giderleri ile yükümlü tutulamazlar. Hazine harçtan muaf olsa da dava konusu yerin dava tarihindeki değeri üzerinden alınması gereken harç hesaplanıp davacıdan alınmalıdır. Bu itibarla alınan harcın davacıya iadesine karar verilmesi yasaya aykırı bulunmaktadır.
SONUÇ : Hükmün bu bölümü açıklanan nedenlerle yasaya aykırı ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK.nun 438/7. maddesi ve fıkrası gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilerek hüküm kısmının üçüncü bendinde yazılı "davanın mahiyeti gereği 4.960.000 TL başvuru harcı ile 135.000.000 TL peşin harcın talebi halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine" ilişkin tümcenin hükümden çıkarılmasına, yerine "peşin alınan harcın mahsubuna, dava konusu yerin dava tarihindeki değerine göre hesaplama yapılarak bakiye alınması gerekli harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına" tümcesi eklenmek suretiyle davalı Hazine temsilcisinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 22.01.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
maddesinde nispi harçlarda ödeme zamanı düzenlenmiş olup, aynı maddenin (a) bendinde ise, karar ve ilam harcının ödeme zamanı düzenlenmiştir. Anılan Kanunun “Karar ve İlam Harcı” başlığını taşıyan 28/1-a maddesinde aynen; “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir” hükmünü taşımaktadır (Yargıtay HGK’nın 24.03.2010 gün ve 2010/12-158 esas, 2010/178 sayılı ilamı) .
Yasanın bu açık hükmünden de anlaşılacağıgibi dava açılırken 1/4 nispi harcın alınabilmesi için, ön koşul, dava sonunda alınması gereken nispi karar ve ilam harcının bulunmasıdır.
Davalısı harçtan muaf olan davalarda, davacının davada haklı bulunması halinde davalıdan harç tahsil edilemeyeceğinden davacının yatırdığı peşin harç kendisine iade edilecek; davayı kaybetmesi halinde ise alınacak harç en fazla maktu harç miktarı kadar olacaktır.
Hal böyle olunca dava niteliği gereği nispi harca tabi olsa dahi bu özel durum gereği kararın verilmesi ile doğacak ve alınabilecek olan harçmiktarı ancakmaktu harç miktarı kadar olabileceği için başta alınacak harç miktarı da maktu harç olmalıdır. Sonuçta, davalısı harçtan muaf olan davalarda hükmedilebilecek nispi karar ve ilam harcı bulunmadığından, peşin karar ve ilam harcının alınmasına da yasal olanak bulunmamaktadır.
Eldeki davada da kural olarak nispi harca tabi olmakla birlikte davalısı harçtan muaf olduğundan dava sonunda davanın reddi halinde dahi alınması gereken harç maktu olup; alınabilecek nispi karar ve ilam harcı bulunmamakta; bu nedenle peşin harcın da 1/4 nispi harç değil sonuçta hükmedilebilecek olan maktu harç olması gerekmektedir. Bu nedenle peşin alınabilecek olan en fazla harç, maktu harç miktarıdır.
Yeri gelmiş iken şu hususunda açıklanmasında yarar vardır: Bu tür davalarda nispi karar ve ilam harcı alınmayıp; sadece davanın tamamen reddi halinde alınması gereken maktu karar ve ilam harcının alınması davayı sırf bu nedenle maktu harca tabii bir dava haline getirmemektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki, burada davanın değil, davalının özelliği sonuca etkili olup, onun harçtan muafiyetinin yarattığı özel bir hal söz konusudur.
Zira, burada davanın sonunda- kararın niteliği ne olursa olsun- alınabilecek harç en fazla davanın reddinde alınacak maktu ret harcı olduğundan bu harç peşin alınmaktadır. Bu durum dava kabul veya reddedilse bile her halükârda maktu harca tabi davalardan farklıdır. Orada yasa gereği tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre maktu karar ve ilam harcı alınmaktadır. Burada ise sadece davanın kabul veya kısmen kabulünde davalının harçtan muafiyeti nedeniyle harç alınamayacağından, sadece olası bir ret kararı nedeniyle maktu peşin harç alınmaktadır. Bunun sonucu dava esas itibariyle maktu harca tabi bir dava olmayıp yukarıda açıklanan nedenle maktu harç alındığında davanın niteliği gereği hükmedilmesi gereken avukatlık ücretine de bir etkisi olmayacak nispi harca tabi davada hangi avukatlık ücretine hükmedilecek ise yine aynı avukatlık ücretine hükmedilecektir.