Mesajı Okuyun
Old 02-03-2007, 14:39   #27
Zeki SERİNKAN

 
Varsayılan

Bu tasarı kanunlaşırsa;

yargısal faaliyet öncesi safhada olmak kaydıyla,

kanundan önce , örneğin bir veraset belgesi mahkemeden en çabuk haliyle yaklaşık bir haftada temin edilebilirken,
kanundan sonra, nüfus kayıtlarını toparlayıp bir notere başvurduktan sonra yaklaşık yarım saat içinde alınabilecektir.

Kanundan önce , örneğin cuma günü saat 17.00 de meydana gelmiş bir trafik kazasının hasar tesbiti , en erken pazartesi günü muhtemelen öğleden sonra yapılabilirken,
kanundan sonra, herhangi bir notere telefonla ulaştıktan sonra bir,iki saat içinde yapılabilecektir. (Bilirkişi temininde sıkıntı yaşanacağını sanmıyorum.)

Kanundan önce , bir terk ihtarnamesinin postaya verilmesi bile üç,beş günü bulurken,
Kanundan sonra, aynı gün postaya verilebilecektir.

Tasarıda yargısal faaliyeti ilgilendirmeyen hasımsız işlemler sayılmıştır.Olay yerine bilirkişiyi götürüp ondan rapor temin etmenin veya nüfus kayıtları üzerinden veraset belgesi vermenin illa ki hakimden istenmesinin yargıya ne katkısı olabilir?

Sonuçta yapılan işin değerlendirilmesi yine herhangi bir davada mahkemelerin takdir alanında değil midir ?

Bu tasarıyla avukatların iş kaybı yaşayacağı düşüncesi zorlama hukuk yorumlarına neden oluyor.

Efendim, artık vatandaş ihtar yazdırmak için avukatlara uğramazmış. Delil tesbitini noterliklerde yaptırırmış.

Ne diyebilirim ki; istisnanın da istisnası bir durum.

Bu düşüncenin,avukatların noterlik dünyasını tanımamasından ileri geldiği düşünüyorum. Sayısı yirmibinleri geçen avukat arkadaşımız noterlik belgesi sahibidir. Kanun, bunların noterlik yapmaya ehil oldukları düşüncesiyle herhangi bir staj ya da eğitime gerek duymamıştır belge verirken. Kendim de avukatlıktan noterliğe geçtikten sonra yıllar içinde tanıdım bu dünyayı.

Öncelikle şunu tesbit etmek gerekir ki; bir avukatın işini noksan yapmasının sorumluluk alanında manevi sonuçları olabilir. Bu nedenle avukatın tazminat ödemeye mahkum edildiğine ben şimdiye kadar tanık olmadım. Noterin sorumluluğu ise manevi olmakla birlikte aynı zamanda maddidir. Noter , bütün bir meslek hayatı boyunca kazandığı malvarlığını tek bir işten dolayı her an kaybetme riskini ömür boyu sırtında taşıyan kişidir. Hatta bu sorumluluğu mirasçılarına da aktaran kişidir.

Konuya noter gözüyle bakacak olursanız;
Bir ihtar yada tesbit dilekçesi bir davanın hazırlığıdır. Ayrıntılı bir çalışmayı gerektirir. Eksik yazılmış bir ihtar dava kaybettirir. Bu çalışma bir avukat çalışması gerektirir. Noterlik dairelerinde yapılacak bir iş değildir bu. Bir davanın safahatını , ne şekilde gelişme göstereceğini ele alıp yarım saat , bir saat gibi bir zaman zarfında takdir edebilmek mümkün değildir. Bu yüzden, daireme gelerek bir konuda ihtar yazdırmak isteyen vatandaşı ,eğer çok bilinen ,matbu bir evrak değilse , avukatlara yönlendirmişimdir hep. Her iki mesleğin çalışma alanları birbirinden farklı olduğu halde avukat arkadaşların "iş kaybedeceğiz" kaygısı son derece beyhudedir.

Avukat çalıştırma konusuna gelince; sanırım yanlış anlaşılan bir şey var. Kanun tasarısı ,hukuk fakültesi mezunu çalıştırmaktan bahsediyor, avukat çalıştırmaktan değil. Hukuk fakültesini bitiren herkes avukatlık yapmak zorunda değil. Noter yardımcılığını da bir seçenek olarak görecek hukukçularımız olabilir. Böyle değerlendirmek lazım. Bir hukukçu noter dairesinde çalışamaz diye kural mı var. Noterlik arzuhalcilik midirki noter yardımcısı arzuhalci olacak?

Kanunlarla kendisine verilen görevleri yerine getiren bir hukuksal faaliyetin icrasının ne olup ne olmadığı konusunda baro başkanlarımıza kadar varan bir donanım eksikliği sözkonusudur.