Mesajı Okuyun
Old 25-11-2013, 18:10   #1
Av.Yasin Dedeli

 
Varsayılan Devlet Aleyhine Tazminat

Tüm meslektaşlarıma iyi çalışmalar. Benim sorum devlet aleyhine açılacak tazminat davasıyla ilgili. Yani PARDON filminin gerçek hayattaki versiyonu biraz da. Müvekkilimin kimliğini kaybediyor ve kimlik kötü niyetli bir kişinin eline geçiyor. Bu kişi müvekkilin kimlik bilgileriyle sahte ehliyet yaptırıp üzerine kendi resmini yapıştırıyor. Sonrasında bu ehliyeti kullanarak çeşitli illerde kendini nakliyeciymiş gibi tanıtıp aldığı malları yerine götürmek yerine başka bir yere götürüp satıyor. Müvekkilin aleyhine açılmış 3 ayrı kamu davası var. Bu davalardan biri halen derdest. Davalardan B şehrinde görülen davada şikayetçi kendisinden malları alan kişinin müvekkil olmadığını teşhis ediyor ve müvekkil beraat ediyor. A şehrindeki davada ise şikayetçi ısrarla kendisinden malları müvekkilin aldığını beyan ediyor, hatta bu konuda bir tane de şahit gösteriyor. Müvekkil yargılama aşamasında daha evvel kimliğini kaybettiğini, kimliğin kötü niyetli kişilerin eline geçmiş olabileceğini, hayatı boyunca A şehrine gitmediğini, nakliyecilik yapmadığını, üzerine atılı suçu işlemediğini beyan ediyor. Olaya dair bir kamera görüntüsü var ama mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmıyor, malın alındığı fabrikadaki görevliler tanık olarak dinlenmiyor, malı alırken imzalanan fişteki imzanın müvekkile ait olup olmadığı araştırılmıyor ve neticede toplam 4-5 celsede mahkeme suçu müvekkilin işlediği kanaatine varıyor. Mahkeme kararı müvekkile tebliğ ediliyor ancak müvekkil hukuktan bihaber ve cahil biri olması nedeniyle kararı temyiz etmiyor ve karar kesinleşiyor ama bu durumdan ve yakalanırsa cezaevine gireceğinden haberi yok tabi. Sonrasında oy kullanırken yakalanıyor ve cezaevine giriyor. Bu defa ailesi bir meslektaşa gidiyor. Meslektaş temyiz süresinin de kaçması nedeniyle yargılamanın iadesi talebinde bulunuyor, müvekkilin beraat ettiği mahkeme kararını sunuyor ve olaya dair kamera görüntüsünün incelenmesini istiyor. Yargılama sırasında kamera görüntüsü üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamasına rağmen ve müvekkilin beraat ettiği mahkeme kararı hiç dikkate alınmadan yargılamanın iadesi talebi de basmakalıp gerekçelerle reddediliyor. Müvekkil çaresiz bir şekilde işlemediği bir suçtan dolayı 8 ay HÜKÜMLÜ OLARAK hapis yatıp çıkıyor. Bu gelişmeler olduğu sırada gerçek suçlu meğer S ilinde benzer bir suç işlerken suçüstü yakalanıyor. Tabi suçlar yaklaşık olarak aynı tarihlerde işlenmesine ve S ilindeki yargılamada müvekkilin sıfatı mağdur katılan olmasına rağmen gerçek suçlunun ceza aldığı S mahkemesi gerekçeli kararı tam 2 yıl 7 ay sonra müvekkile tebliğ ediyor. Bu tarihten sonra müvekkil adına yargılamanın yenilenmesi talep ettik. Kabul edildi ve müvekkil sonunda hapis yattığı dosyadan beraat etti. CMK 141 gereği yargılama sırasında mahkemenin yapmış olduğu ihmaller ve hak ihlallerini de belirterek Ağır Ceza Mahkemesi’nde devlet aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtık. Ancak mahkeme CMK 141’e göre açılacak davaların soruşturma ve kovuşturma sırasındaki haksız tutuklamadan kaynaklanan davalarda Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevli olduğu, ancak müvekkilin hükümlü olarak cezaevinde yatmış olması ve bu durumun CMK 141’deki hallerden hiçbirine uymadığı, davada yargılama sırasında mahkemenin yapmış olduğu ihmaller ve hak ihlallerine de dayanıldığından davada Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsiz olduğuna, hakimin hukuki sorumluluğu nedeniyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla davanın Yargıtay’da açılabileceğine karar verdi.
Sorum şudur; Gerek usul gerek esas olarak dava açarken nelere dikkat etmeliyim, (buna benzer olay var mı bilmiyorum ama Pardon filmi gerçek olduğuna göre vardır diye düşünüyorum çünkü burası Türkiye) elinde emsal teşkil edebilecek Yargıtay Kararı olan meslektaşım var mıdır? Saygılar.