Kabahatler Kanunu yürürlüğe girdiğinde, gözüm 3. maddeye takıldı kaldı.
Aman allahım bu bir düşüncesizlik, dedim.Kanun koyan ne yaptığını bilmezse,uygulayıcı ne yapsın!Şimdi bir değişiklik yaptılar, bunu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
1. Eğer adli yargının yetkili olması istenmesi durumunda bu hususun istisnai bir kanun hükmüyle belirtilmesi gerekir. Yani, asıl olan idari yargıdır.Çünkü,idari yaptırımlar,idarenin tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak yaptıkları
bir idari işlemdir. Bu işleme karşı
ancak ve ancak idari yargıda dava açılabilir. Eğer kanun koyucu istisnai bir nedenle adli yargının görevi olarak belirlemek istiyorsa bunu
özel bir hükümle kanunda belirtir.
2. Ne yaptılar? yine aslolan adli yargı oldu, istisna idari yargı.Halbuki Bu madde de anayasaya aykırı ve iptali gerekir.Yani bu maddenin de mutlaka anayasa mahkemesine taşınması gerekir.
Şimdi Sayın Bir Dost'un sorusundaki karmaşıklık buradan doğuyor. Eee, ne yaptık, her kanunda gösterilen yerde dava açılacak. gösterilmemişse, adli yargıda.Yani bu kanun, genel kanun olma özelliğini koruyor,demek.
Bu durumda benim cevabım
kesinleşmeyle sınırlı olarak)
a) kanunda, idari yargı itiraz merci olarak gösterilmişse, iyuk uygulanacak yani kesinleşme aranmayacak.
b) Gösterilmemişse, kabahatler kanunu uygulanacak, kesinleşme aranacak.