Mesajı Okuyun
Old 09-11-2013, 13:26   #2
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,sizinde bildiğiniz gibi mirasa hak kazanabilmek için murisin ölümünde sağ olmak ve mirasa ehil olmak(mirastan feragat,mirastan mahrumiyet,mirastan ıskat-çıkarılma gibi nedenlerle mirasçılık sıfatını kaybetmemek) gerekmektedir.Olayınızda muris vasiyetname ile hem mirastan çıkarma tasarrufunda bulunmuş hem de mirastan çıkardığı sağ kalan eşin miras payının kime kalacağı konusunda tasarrufta bulunmuştur.Murisin mirastan çıkarma tasarrufu nedeniyle sağ kalan eş olan müvekkiliniz şu an itibariyle sağ kalan eş sıfatıyla yasal mirasçı konumunda değildir.Öncelikle sizinde bildirdiğiniz gibi murisin mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun iptali için diğer 2 kız yasal mirasçıyı hasım göstermek suretiyle asliye hukuk mahkemesinde iptal(itiraz) davası açmanız gerekmektedir.(Vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkin dava da tereke mahkemesinin görevi vasiyetnameyi açıp mirasçılara okumak ve diğer hak sahipleri varsa onlara vasiyetnamenin ilgili bölümlerini tebliğ etmek ve terekede gerekli tedbirleri alarak mirasın yasal mirasçılara geçisini ve teslimini sağlamak,eğer şartları varsa mirasın resmi olarak idaresine karar vermekten ibarettir. Uygulamada tereke mahkemesi tarafından tasarrufun iptali-itiraz davası açılması için 1 ay gibi bir süre verilmekte ise de süre vermeye ilişkin yapılan bu işlemin yasal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır.Tmk, muris tarafından ölüme bağlı tasarruf(vasiyetname ile) ile iradi(mansup) mirasçı atanmış ise vasiyetnamenin açılıp okunması işleminden itibaren 1 ay içinde iptal davası açılmaması halinde iradi-atanmış mirasçının veraset ilamı(belgesi) alabileceğini belirtmektedir.Oysa uygulamada tereke mahkemelerimiz iptal davası açmak isteyenlere 1 aylık kesin süre vermektedirler ki verilen bu sürenin ve yapılan işlemin yasal hiçbir dayanağı yoktur.)
Yukarıda da açıkladığım gibi öncelikle murisin yapmış olduğu mirastan ıskat işlemini iptal ettirmelisiniz ki yasal mirasçılık sıfatını tekrar kazanabilesiniz.
Ayrıca sizinde bildiğiniz gibi aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine ilişkin dava özü itibariyle bir taksim davasıdır.Çünkü bu dava da aile konutunun sağ kalan eşe diğer mallardaki miras payına mahsuben özgülenmesine karar verilecektir.Özgüleme davası niteliği gereğince taksim davası olup mirasın taksimi davaları TMK ve HMK gereğince sulh hukuk mahkemelerinde görüldüğünden mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun lehinize sonuçlanması halinde sulh hukuk mahkemesinde ayrı bir dava açarak aile konutunun sağ kalan eşe miras payına mahsuben özgülenmesini isteyebilirsiniz.
Bildiğiniz gibi mülkiyeti eşlerden birine ait ve eşlerin birlikte oturdukları taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması (evlilik birliği devam ettiği müddetçe) evlilik birliğini korumaya yönelik aile hukukuna özgü koruma önlemlerindendir. Koca öldüğüne göre eşlerin birlikte oturdukları konutun tapu kaydı üzerinde bulunan şerhin de yasal bir dayanağı kalmamaktadır.Ancak aile konutu olduğunu iddia ettiğiniz taşınmazın sağ kalan eşe miras payına mahsuben tahsisine karar verilmesine ilişkin dava da halen taşınmaz üzerinde bulunan bu şerhten dolaylı olarak faydalanabileceğiniz gibi davalı 2 kız evladı da bu konutun aile konutu olmadığının aksini(örneğin sağ kalan müvekkilinize ait başka bir taşınmazın aile konutu
olduğu gibi)her türlü delil ile ispat edebilirler. Sorularınıza ilişkin şahsi düşüncelerim bu şekildedir.Saygılarımla...Av.Şükrü SÖĞÜT