Mesajı Okuyun
Old 26-10-2013, 12:17   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

23.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/5344
Karar: 2012/7111
Karar Tarihi: 03.12.2012


ALACAK DAVASI - DAVACININ İSTİFA ETTİĞİ YILIN BİLANÇOSUNDA YER ALAN GENEL GİDERLERDEN DAVACININ PAYINA DÜŞEN KISMIN İNDİRİLMESİ GEREKTİĞİ - ZARAR MİKTARININ ORTAK SAYISINA BÖLÜNEREK BULUNAN TUTARIN İNDİRİME ESAS ALINDIĞI - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Kooperatif üyeliği sona eren ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. ve anasözleşmenin 15/1 maddeleri hükümleri gereğince ayrıldığı yılsonu bilançosunda yer alan o yıla ait genel giderlerden, payına düşen kısmı düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. Davacının istifa ettiği 2008 yılı bilançosunda yer alan o yılın genel giderlerinden 2008 yılı ortak sayısına göre davacının payına düşen kısmın indirilmesi gerekirken, tüm yıllara ilişkin zarar miktarının ortak sayısına bölünmesi suretiyle bulunan tutarın indirime esas alınması doğru olmamıştır.

(AİHS. m. 6) (2709 S. K. m. 2, 141) (1086 S. K. m. 428, 438, Ek. m. 4) (818 S. K. m. 96) (6100 S. K. m. 27, 297) (1163 S. K. m. 17)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK'nın 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için 17.220,00 TL'dir.

Karar: Temyize konu 23.05.2012 tarihli kararda kabul edilen miktarın 4.999,74 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin 31.03.2005 tarihinde davalı kooperatife üye olduğunu, üyelik sırasında 35.000,00 TL ödeyen müvekkilinin ev tesliminde de 45.000,00 TL ödemek dışında bir yükümlülüğünün ortaklık senedinde düzenlenmediğini, buna göre normal bir üyeliğin söz konusu olmayıp, özel türde üyelik olduğunu, davalı kooperatifin davacının üyeliğini ortaklık senedinde taahhüt edilen yer dışında bir yere naklettiğini, müvekkilini istifaya zorladığını, istifadan sonra da yaptığı 5.000,00 TL ödemeyi tanımadığı gibi, sorumlu olmadığı ortak giderlerden payına düştüğü iddiası ile 7.605,00 TL'yi kestiğini, 35.000,00 TL'nin tamamının bir seferde ödenmesi gerekir iken 22.395,00 TL'yi aylık 1.000,00 TL taksitler halinde ödediğini, davacıya taahhüt edilen konutun bugünkü değerinin 350.000,00 TL civarında bulunduğunu, BK'nın 96'ncı madde hükmü gereğince davacının munzam zararını isteyebileceğini ileri sürerek, munzam zarar karşılığı şimdilik 1.000,00 TL'nin ve kooperatife ödediği paralardan şimdilik 8.000,00 TL'sinin 05.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının kooperatife sadece 30.000,00 TL ödediğini, başkaca bir ödemesi bulunmadığını, kendi iradesi ile istifa ettiğini, istifası sonucunda anasözleşme ve Kooperatifler Kanunu gereğince kendisine ödenmesi gereken 30.000,00 TL'den, düşülmesi gereken 7.605,26 TL düşüldükten sonra kalan 22.395,00 TL'nin aylık 1.000,00 TL taksitler halinde ödendiğini, somut olayda munzam zarar nedeni ile tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının kooperatife 35.000,00 TL ödeme yaptığı, davacıya kooperatifçe yapılan geri ödemenin 22.395,00 TL olduğu, davacının istifasının kabul edildiği olağanüstü genel kurulun 27.04.2008 tarihinde yapıldığı, bilançonun ise 01.03.2009 tarihinde yapılan genel kurulda onaylandığı, her üyeye düşen zarar miktarının 13.334,39 TL olduğu, davalı kooperatifçe bu miktarın 7.605,26 TL olarak belirlendiği, bu bedelin davalı kooperatifi bağlayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 4.999,74 TL çıkma payı alacağının 01.04.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1) Davacının munzam zarar istemine yönelik temyiz itirazları yönünden;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Yine Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olmasını buyurmaktadır. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK'nın 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece, tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir.

Somut olayda, davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL munzam zarar istendiği halde mahkemece bu taleple ilgili herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin talebin reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

2) Davacının çıkma payı alacağı istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

b) Kooperatif üyeliği sona eren ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. ve anasözleşmenin 15/1 maddeleri hükümleri gereğince ayrıldığı yılsonu bilançosunda yer alan o yıla ait genel giderlerden, payına düşen kısmı düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. Davacının istifa ettiği 2008 yılı bilançosunda yer alan o yılın genel giderlerinden 2008 yılı ortak sayısına göre davacının payına düşen kısmın indirilmesi gerekirken, tüm yıllara ilişkin zarar miktarının ortak sayısına bölünmesi suretiyle bulunan tutarın indirime esas alınması doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda 1 ve (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının reddine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


(KAYNAK: Av. Mehmet GEDİKBAŞ)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı