Mesajı Okuyun
Old 28-02-2007, 22:56   #26
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

27/02/2007
'Dayak öyle değil böyle atılır'

İNAN GEDİK ANKARA

Daha geçen ay işkence iddiasıyla gündeme gelen Ankara karakollarında bu iddialara bir yenisi daha eklendi. Alacak verecek meselesi yüzünden karakola sığınan 13 kişinin polisler tarafından dipçik, sopa, fırça sapı, tekme ve yumruklarla dövüldüğü iddia edildi. Mağdurlardan 7 kişi polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunurken, polisler de kendilerine mukavemet edildiğine dair tutanak tutarak mağdurlardan şikayetçi oldu.
İddialara hedef olan yer, Tuzluçayır Polis Karakolu. Karakol, her fırsatta "işkenceye karşı sıfır tolerans söyleminin dile getirildiği " TBMM, Başbakanlık, Adalet B:akanlığı ve İçişleri Bakanlığıma 10 dakika uzaklıkta. Dayak olayının yaşandığı 24 Şubat 2006'da Baro Başkanları Ankara'da toplantı halindeydi. Ertesi gün, yayınlanan sonuç bildirgesinde, Ceza Muhakemesi Kanunumda yapılan değişikliklerle zorunlu müdafilik sınırlarının daraltıldığı ve bunun da işkencenin önüne açtığı uyarısı yapılıyordu.

'ÖNCE KAVGA EDİN SONRA GELİN'

Karakoldaki işkence iddiasının sahibi Arap Akburu yaşadıklarını Birgün'e anlattı: "Konfeksiyonla uğraşıyorum. Konfeksiyon makinası aldık ancak makinayı bize satan kişi daha sonra başkasına satmış. Aramızda husumet oluştu. Parayı almak için Tuzluçayır Karakolumun önünde buluşacaktık. Buluşma öncesinde karakola giderek yardım istedim. Polisler bana, 'Aranızdaki meseleye karışmayız. Kavga edin öyle gelin' dedi.

Dışarı çıktığımda, karşı taraf gelmişti. Parayı aldıktan sonra aramızda kavga çıktı. Oradaki sivil polisler, 'Biz polisiz' diyerek her iki tarafa da vuruyordu. Bunun üzerine karakola sığındık. Polislerden ilgi beklerken, 'dayak öyle atılmaz böyle atılır' diyerek önce bana saldırmaya başladılar. 5 polis birden beni yaklaşık yarım saat dövdü. Polisler, aralarında 'Bak öyle değil böyle vuracaksın', 'Ben senden daha iyi vurdum' diyerek birbirleriyle konuşuyorlardı. Bir taraftan da ağzıma bile alamayacağım küfürler ediyorlardı.

Bu sırada başka polisler de diğer arkadaşları dövüyordu. Tekme ve yumruğun yanı sıra dipçik, sopa, fırça sapı gibi ellerine ne geçerse onunla vuruyorlardı bize. Bu sırada 17 yaşındaki M.K'nın korkusundan altına kaçırdığını gördüm. Bunun üzerine onu dövmeyi bıraktılar.

'AMELİYATLI YERİNE VURDULAR'

Kardeşim Feridun yeni ameliyattan çıkmıştı. Ameliyadı olan cinsel organına morarta-na kadar tekme attılar. Artık dayanamadım, 'avukat istiyorum, yarın savcılıkta görüşürüz' dedim. Bunun üzerine dövmeyi bıraktılar. Bir süre sonra Emniyet Amiri olduğunu tahmin ettiğim bir kişi geldi. Kan dolu koridorda yürüdü ve polislere dönerek, 'ellerinize sağlık çocuklar' dedi. Amir gittikten sonra 17 yaşındaki M.K'ya tüm karakola paspas attırarak kanları temizlettiler.
Polisler, şikayetçi olacağımızı anladıktan sonra kendileri de tutanak tutmaya başladı. Hatta başka karakoldan bir polis çağırarak nasıl tutanak tutmaları gerektiğini ona danıştılar"

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDULAR

Olayın mağdurlarından 7 kişi ertesi gün savcılığa giderek suç duyurusunda bulunarak, polisler hakkında, "İşkence, efrada kötü muamele ve görevi ihmal" suçlarından dava açılmasını istediler.

Mağdurların avukatı Gökçen Zorcu, olaydan 1 gün sonra karakola giderek amirle görüştüğünü belirterek amirin "Dayaksa dayak, nereye başvurursanız başvurun" yanıtını aldığını açıkladı. Mağdurlar arasında 17 yaşında bir çocuğun da bulunduğunu ifade eden Zorcu, "18 yaşın altındaki birinin Çocuk Şubesi'ne teslim edilmesi gerekir. Bu yapılmayarak diğer kişilerle beraber savcılığa getirilmiş. Ancak savcının uyarısıyla M.K Çocuk Şubesi'ne teslim edildi. Müvekkillerime yapılan işkenceyi Adli Tıp raporlarında da görmek mümkün" dedi.
BAROLAR UYARMIŞTI

OLAYIN gerçekleştiği iddia edilen günün ertesinde Türkiye Barolar Birliği bir bildiri yayınlayarak hükümeti bu konuda uyarmıştı. Bildiride şöyle denilmişti: "Zorunlu müdafilik sisteminin kapsamının daraltılmasının işkence ve kötü muamele örneklerini yeniden yaşamamıza ve adil yargılanma olanaklarının yitirilmesine ortam hazırlamasından endişe ediyoruz. Yasanın yürürlüğe girmesinden daha iki ay geçmiş iken, bu kaygımızı haklı çıkaracak yakınmaları duymaktan üzüntü duyuyoruz. Bu süreci kabullenmeyeceğimizi ve kötü gidişin sorumluluğunun siyasi iktidarda olduğunu bir kez daha belirtiyoruz.

http://www.birgun.net/index.php?sayf...333#haber_basi