Mesajı Okuyun
Old 28-09-2013, 14:18   #1
babacor

 
Varsayılan tüketici hakem heyeti kararının ilamsız takibe konu yapılması sonrasında açılan itirazın iptali davası

Değerli hukukçular,
Bilindiği üzere tüketici sorunları hakem heyeti kararlarının bağlayıcılık sınırı 4077 sayılı Kanun 22 maddesinde dayanarak hazırlanan tüketici sorunları hakem heyetleri yönetmeliği 5. maddesinde düzenlenmiştir. 2013 yılı için 1191,52 TL olarak belirtilen bu parasal sınırın altındaki uyuşmazlık konuları bakımından görevli ve yetkili hakem heyetinin verdiği kararlar bağlayıcı olup ilamli icraya konu yapılabilir. Bağlayıcılık sınırının üstündeki bir uyuşmazlık bakımından heyetin verdiği kararın ilamsız icraya konu yapılması veya kararı delil göstererek tüketici mahkemesinde doğruda dava açılması mümkündür. Sorum şu, böyle bir ilamsız icra takibi sırasında borçlunun itirazı sonrasında açılan itirazın iptali davasında eğer takip konusu alacağın dayanağı açıkça hakem heyeti kararı olarak belirtilmiş ise hakem heyetinin kararının yerinde olup olmadığından hareketle mi hüküm kurulmalıdır yoksa takip talebinde açıkça belirtilmese de taraflar arasındaki sözleşmeden sadır olan alacağın sözleşmeye ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olup olmadığı yönünden mi inceleme yapmak gerekir? Aradaki farkı şu şekilde açıklığa kavuşturayım, tüketici sorunları hakem heyeti görevsiz ve yetkisiz olduğu bir konuda karar vermiş olabilir. Bu durumda yasal düzenlemelere aykırı olarak verilen bir hakem heyeti kararı söz konusu olacaktır. Ancak diğer taraftan alacak, hakem heyetine ilişkin yasal düzenlemeler dikkate alınmaksızın incelenecek olursa örneğin bir taraftan tüketicinin talebinde haklı olduğu ancak düğer taraftan hakem heyeti kararının usul yönünden yerinde olmadığı gibi bir durumları karşımıza çıkaracaktır. Takip talebinde takip konusu alacak dayanağının hakem heyeti kararı değil de taraflar arasındaki sözleşme olarak belirtilmesi arasında bir fark var mıdır? Bu konudaki değerli görüşlerinizi bekliyorum.