Saygıdeğer meslektaşlarım
İdare 2009 yılında acele el koyma kararı aldı, taşınmaza 2009 yılında Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından acele el koyma işlemi yapıldı. Acele el koyma bedeli olarak 5.000,00 TL. idare tarafından bankaya yatırıldı ve bu bedel müvekkil tarafından alındı. Bunu takiben yine 2009 yılında idare tarafından bedel tespiti ve tesçil davası açıldı. Mahkeme kamulaştırma bedelini 4.000,00 TL. olarak belirledi ve taşınmazın idare adına tesçiline ve kamulaştırma bedeli olarak hesaplanan tutar, acele el koyma kararında belirlenen tutardan düşük olduğundan aradaki 1.000,00 TL.nin idareye iadesine karar verdi.
Bu karara karşı Yargıtay’a temyiz talebinde bulunduk. Dava dosyası Yargıtay’da temyiz incelemesindeyken idare vekili, kararı icraya koydu ve 1.000,00 TL. icra dosyasına ödendi. Yine tesçil yönünden karar kesin olduğundan, dosya temyiz incelemesindeyken, taşınmazın tapuda idare adına tesçili yapıldı.
Yargıtay bedel hesaplamasında hata yapıldığından bahisle kararı bozdu, Yargıtay’ın bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, kamulaştırma bedeli 7.000,00 TL. olarak belirlendi.
Mahkeme kararında, acele kamulaştırma bedeli olarak belirlenmiş olan 5.000,00 TL. ile bedel tespiti davasında belirlenen 7.000,00 TL. arasındaki fark olan 2.000,00 TL.nin, müvekkile ödenmesine karar verdi. Karar bu şekilde kesinleşti.
Bozmadan önceki karara göre bizden tahsil edilmiş bulunan 1.000,00 TL.nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte talep olunacağı konusunda tereddüt yok.
Ancak ilamda faiz ile ilgili hiç bir hüküm bulunmadığından, faiz başlangıç tarihi ne olmalı? İlamda faiz hakkında hiçbir hüküm olmadığından dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunamayacağımız ortada. Karar tarihinden itibaren mi? Kararın kesinleşme tarihinden itibaren mi? Talepte bulunabiliriz? Bu konuda içtihat mevcut mu?
Saygılarınla