Mesajı Okuyun
Old 04-07-2013, 22:02   #10
tiryakim

 
Varsayılan Bu daha da yenisi hemde 6100 sayılı hmk ya atıf yapılmış :)))

YARGITAY 9. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2011/41714 KARAR NO : 2011/30113

KONU : Reddedilen kısım için karşı tarafa yükletilecek Avukatlık Ücreti (6100 S. HMK 323. Md.)

Davacı, kıdem ve ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi F… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı 21.07.2006 harç tarihli dilekçesi ile işçilik alacaklarının ödenmediği iddiası ile 33.419,32 TL.sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili bozmadan sonraki 09.06.2011 tarihli oturumda davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.

Davalı vekili davanın feragat doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın feragat nedeni ile reddine ve davalı lehine 1.100 TL.vekalet ücretine hükmedilmiştir.

Kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından “davadan deliller toplandıktan sonra feragat edildiğinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilerek temyiz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davadan feragat halinde nisbi vekalet ücretine hükmedilip, edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323 üncü, Avukatlık Kanunu’nun 169 uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1 inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır. Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329 uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır. Değinilen Yasanın 330 uncu maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının taraf lehine kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraflar ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.

Vekâlet ücretinin, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekir.

4667 sayılı Yasanın 77 nci maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti ..." biçiminde anılan yasal hükme paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, gerek Avukatlık Yasası gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bertaraf edici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki "vekâlet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme, hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki kural ile de doğrulanmaktadır.

Avukatlık (vekâlet) ücreti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ç maddesinde açıkça belirtildiği üzere yargılama giderlerindendir. Bu itibarla, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekâlet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.

Gerek yasal, gerekse hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekâlet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır. Dairemiz, önceki kararlarında fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden yapılan indirimler sebebiyle davalı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda, reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği ifade edilmekteydi (Yargıtay 9.HD. 11.02.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K.). Ancak, davanın açıldığı veya ıslah yoluyla dava konusunun artırıldığı aşamada, mahkemece ne oranda ve miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilenememektedir. Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekâlet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak, konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş ve her türlü indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsiz sonuçlara yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi, her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden yapılan indirim sebebiyle ret vekâlet ücretine hükmedilmekte, buna karşın Borçlar Kanununun 325/son, 161/son maddeleri ile 43 ve 44. maddelerine göre ve yine 5953 sayılı Yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine karar verilmemekteydi. Bu durum uygulamada hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açmaktadır. Konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde de herhangi bir kurala yer verilmediğinden, Dairemizce önceki uygulamadan vazgeçilmiş ve fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden indirim yapılması durumunda, reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir. Bu itibarla, Borçlar Kanununun 43, 44, 161/son ve 325/son maddelerinin uygulanmasından kaynaklanmış olsa dahi, kısmen

reddedilen miktar için davalı yararına vekâlet ücreti takdir edilemez.

Davadan feragat halinde vekalet ücretinin nasıl hesaplanacağı karar tarihindeki AAÜT.sinin 6.maddesinde düzenlenmiştir.

Somut olayda dava 21.07.2006 tarihinde açılmış,tüm deliller toplanarak davanın kabulüne karar verilmiş,kabul kararı Dairemizce bozulmuş ve bozmadan sonra davadan feragat edilmiştir.

Karar tarihindeki AAÜT.sinin “Davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret” 6.maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmü yer almaktadır.

Davadan feragat deliller toplandıktan sonradır.Bu nedenle vekalet ücretinin nisbi olarak hesaplanması gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup,bozma sebebi ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK.nun 436/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ:

Hüküm fıkrasındaki vekalet ücretine ilişkin 4.paragraf tamamen çıkartılarak yerlerine;

“Davadan deliller toplandıktan sonra feragat edildiğinden karar tarihindeki AAÜT.sinin 6.maddesi dikkate alınarak hesaplanan 3.781,93 TL.nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine” paragrafının yazılması suretiyle hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi