Mesajı Okuyun
Old 03-07-2013, 11:59   #8
ekinheval

 
Varsayılan

İcra Hukukunda Şikayetin Tarafları (Talih UYAR)
Kanımızca; şikayette, icra ve iflas dairesinin işleminin “yasaya aykırı olduğu” ya da “olaya uygun bulunmadığı” veya “bir hakkı yerine getirmediği” ya da “sebepsiz yere sürüncemede bıraktığı” i l e r i s ü r ü l d ü ğ ü n d e n, şikayet konusu işlemi yapan icra müdürlüğünün zorunlu olarak “şikayet olunan taraf” olarak dilekçede gösterilmesi gerekir. Şikayet dilekçesi -İsviçre’de olduğu gibi- icra müdürüne gönderilmeli ve kendisinin buna yazılı olarak cevap vermesi” ya da duruşmaya gelip “cevabını duruşma tutanağına geçirtmesi” istenmelidir.[155] “İcra memurlarının, duruşmalara girip çıkmalarının icra dairelerini işlerini aksatacağı” söylenebilirse de, duruşma gününden önce, icra memuru yazılı cevabını dosyaya koymak suretiyle, duruşmaya girmeyebileceğinden bu sakınca ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca “şikayet konusu işlemi niçin o şekilde yaptığını” kendisinden sormak, olayın aydınlanmasında yarar sağlayabileceği gibi, icra memurlarını daha dikkatli çalışmaya yöneltip hesabını verebileceği, gerekçesini açıklayabileceği işlemleri yapmaya zorlaması bakımından da yararlı olacaktır.

Nitekim, 4949 sayılı ve 17.7.2003 tarihli kanun ile İcra ve İflas Kanununda yapılan son değişiklikte, İcra ve İflas Kanununun 18. maddesinin üçüncü fıkrası “aksine hüküm bulunmayan hallerde tetkik mercii, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını… takdir eder….” şekline dönüştürülerek, tetkik mercii hakimine -kaynak İsviçre Kanununda olduğu gibi- “şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin görüşünü alma” olanağı tanınarak, icra müdürünün / yardımcısının yaptığı işlemi -niçin o şekilde yaptığını- açıklaması ve böylece hem onun işlemlerinde daha titiz davranması ve hem de şikayet konusu işlemin gerekçesini öğrenen hakimin daha isabetli karar vermesi sağlanmak istenmiştir.[156]

Bazı şikayet türlerinde sadece “icra müdürlüğü” karşı taraf olarak gösterilmeli ve bu tip şikayetler, duruşma açılmadan evrak üzerinde incelenip sonuçlandırılmalıdır. Örneğin; hesap tablosuna, hesap tablosundaki faiz miktarına, senedin kambiyo senedi niteliğine, satışlarda ilan koşullarına uyulmadığına, ilamın içeriğine aykırı işlemlere ilişkin şikayetlerin böyle incelenmesi yerinde olacaktır.

Buna karşın, bazı şikayetlerde “icra müdürlüğü” y a n ı n d a “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi” de şikayet dilekçesinde k a r ş ı t a r a f olarak gösterilmelidir. Örneğin; haczedilen taşınır ya da taşınmaza takdir edilen kıymete, haczedilen şeyin -örneğin; mesken ya da kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olduğu için- haczedilemeyeceğine, yapılan ihaleye fesat karıştırdığı için ihalenin feshine vs. yönelik şikayetlerde “icra memuru” y a n ı n d a “borçlu, alacaklı ya da üçüncü kişi”nin de “karşı taraf” olarak yer alması gerekir.

U y g u l a m a d a durum az önce belirttiğimizden biraz farklıdır. Gerçekten, şikayet için yapılan başvurularda -şikayetin konusuna göre- ya sadece “icra müdürlüğü” (örneğin; hesap tablosundaki hesap hatalarına, faiz miktarına ilişkin şikayetlerde) ya da sadece “şikayet konusu işlemin lehine yapıldığı (bundan faydalanan) taraf” (örneğin; takdiri kıymete, haczedilmezliğe, ihalenin bozulmasına ilişkin şikayetlerde) karşı taraf olarak gösterilmektedir.

Şikayetin haklı görülüp, tetkik merciince şikayet konusu işlemin b o z u l m a s ı (iptal edilmesi) ya ada d ü z e l t i l m e s i halinde, şikayetçinin kendisini vekille temsil ettirmiş olması halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri olarak “vekalet ücreti” de hükmedileceğinden, şikayette kimlerin taraf olacağı sorunu uygulamada çok önem taşımaktadır. Bugün uygulamada, sırf karşı taraftan “vekalet ücreti” alabilmek için, aslında “evrak üzerinde” yapılacak inceleme ile sonuçlandırılabilmesi mümkün olan şikayetler, şikayet dilekçesinde, “karşı taraf” olarak ‘şikayet konusu işlemden yararlana kişi’ gösterildiği için, d u r u ş m a l ı o l a r a k incelenmekte ve şikayetin kabulü halinde, vekalet ücretine hükmedilmektedir. Halbuki İİK. mad. 18/III’ün açık hükmü karşısında, tetkik mercii, şikayet üzerine, duruşma yapıp yapmayacağına karar verip, şikayet dilekçesinde “karşı taraf” olarak alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişinin gösterilmiş olmasına rağmen, gereksiz yere duruşma yapmadan evrak üzerinde yapacağı inceleme ile yetinip, şikayeti halledebilir. Ancak uygulamada, maalesef, işlerin çokluğu nedeniyle, dilekçe metni dahi okunmadan s a d e c e “karşı taraf” olarak birisinin gösterilmiş olduğuna bakılıp, duruşma açılmaktadır. Bu uygulama, hem zaman, hem emek kaybına neden olmakta, hem de,şikayetçi lehine “fazla” ücret takdirine yol açmaktadır. “Fazla ücret takdirine yol açmaktadır” diyoruz, çünkü kanımızca evrak üzerinde yapılan inceleme için “şikayetinkabulüne” karar verilen hallerde de şikayetçi vekili için şikayetçi yararına Avukatlık Ücret Tarifesinin hükümlerine göre[157] vekalet ücreti takdir edileceğinden[158]ancak bu ücret, “duruşmalı işler”dekinden daha az olduğundan, her şikayet duruşmalı olarak görülürse, şikayetçi lehine, tarifenin amaçladığından daha fazla ücret takdir edilmiş olacaktır. Ancak uygulamada “evrak üzerinde” yapılan inceleme ile karar verilen durumlarda, şikayetçi lehine vekalet ücreti takdir edilmediğinden[159]“hiç vekalet ücreti almamaktansa duruşma halinde daha uzun zamanda uyuşmazlık sonuçlansa da vekalet ücreti almak” daha fazla tercih edilmektedir. Bu nedenle, “evrak üzerinde” yapılan incelemelerde de, haklı çıkan şikayetçi lehine “vekalet ücreti”ne hükmetmek, şikayetlerin duruşmalı olarak istenmesini hayli azaltacak ve ayrıca böylece, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı doğrultusunda karar verilmiş olacaktır.

Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız hususlar, yasa koyucunun “şikayete kimin taraf olacağını” açıkça düzenlememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu b o ş l u ğ u n önerdiğimiz şekilde doldurulmasında en büyük görev kuşkusuz Yargıtay 12. Hukuk Dairesine düşmektedir. Şikayetin niteliğine göre bazılarında sadece “icra müdürlüğü”nün, bazılarında ise hem “icra müdürlüğü” ve hem de “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi”nin (alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişi) şikayette t a r a f o l a r a k yer alacağının kabulü, hem ülke çapında yasanın yeknesak biçimde uygulanmasını sağlayacak ve hem de bu konuda, hak sahipleri ile hukukçuların duraksamalarına yön verecektir.

Böylece, “icra memuru” y a s a l t a r a f olarak şikayette yer almış olacağından, şikayet konusu işlemin bozulması (iptali) ya da düzeltilmesi halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri (ve vekalet ücreti)ne hükmedilemeyecek, buna karşın, şikayet konusu işlem lehine yapılmış ve bundan yararlanmakta olan kişiye “karşı taraf” olarak, icra memuru yanında yer verilmesinin z o r u n l u b u l u n d u ğ u d u r u m l a r d a, şikayetin kabulü halinde -işlemin bozulmasına ya da düzeltilmesine neden olduğu için- yargılama giderlerinin (ve bu arada vekalet ücretinin) bu taraftan alınmasına karar verilecektir.

Bu konuyla ilgili olarak şu hususu da belirtelim ki, şikayette amaç, “hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi” olduğundan ve şikayet bir “dava” olmayıp “icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yolu” olduğundan, ilgililerin şikayet dilekçesinde yanlış gösterilmesi, şikayetin “husumet yönünden” reddedilmesini gerektirmez.[160]


Not: Bu makale (Legal Hukuk Dergisi, Aralık 2003, sayı:12, s:3021)de yayınlanmıştır.