Mesajı Okuyun
Old 24-06-2013, 08:57   #8
Semender33

 
Varsayılan

Y13HD Esas : 2005/16998 Karar : 2006/6398 Tarih : 24.04.2006 VEKİLİN AZLİ ( Azil Haklı ise Avukatlık Ücretinin Ödenmemesi, Haksız ise Ücretin Tamamına Avukatın Hak Kazanması )
VEKALET ÜCRETİ ( Avukatın Azli Halinde ) BK.13, 389, 390
1136 Sa.Ka.163, 174

Davacı avukatın, vekil olarak borçları BK`nun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekil BK`nun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekle yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Şayet vekili görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık kanunu 174. maddesi hükmüne göre azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmesi gerekmez, haksız ise ücretin tamamına avukat hak kazanır. DAVA VE KARAR:
A.... vekili ile Türkiye H....Bankası A.Ş. P.....Şubesi vekili aralarındaki dava hakkında (Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14.02.2005 gün ve 2043-24 sayılı hükmün Dairemizin 14.10.2005 tarih ve 6451-15193 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde taraflar avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARI: Davacı, davalı banka şubesi ile aralarında düzenlenen 26.05.1998 tarihli sözleşme ile avukatlık işlerini yürütmekteyken 04.09.2002 tarihinde azledildiğini, azlin haksız olduğunu, davacı vekili olarak 2001 ve 2002 yıllarında esas numaralarını bildirdiği 135 adet takip yaptığını, bir kısmının taksitlen-dirilmeye bağlandığını, bunlardan tahakkuk eden 21.285.000.000 TL. vekalet ücretinden 2.619.000.000 TL.nin ödenip, 18.666.000.000 TL.nin ödenmediğini, sözleşmeye göre karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin % 30`unun banka tarafından kesildiğini, ancak Yasanın değişik 164/son maddesine göre bunun tamamen avukata ait olduğundan, 164/son maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra bankaca haksız olarak kesilen 2.134.000.000 TL, ile , haksız azil nedeniyle henüz sonuçlandıramadığı dosyalardan fazlası saklı 15.000.000.000 TL. olmak üzere toplam 35.800.000.000 TL.nin ve 24.10.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile de 52.932.290.308 TL.nin tahsilini istemiştir.

Davalı, esas numaralarını bildirdiği dosyalarda gerekli işlemleri yapmadığını, bankaya dosyaların aşamaları hakkında bilgi vermeyerek görevini ihmal ettiğinden haklı olarak azil edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, azlin haksız olduğu, davacı ücretinin tamamının ödenmesi gerektiği, hak ettiği 52.932.290.308 TL. vekalet ücretinin BK.nun 325. maddesine göre % 60`ı olan 31.759.374.185 TL.nin davalıdan faiziyle tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiş dairemizce bozulmuş, bu kez taraflar karar düzeltme talebinde bulunmuşlardır.

1-Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında usulün 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun, olmayan tarafların sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.

2-Davacının dayandığı 26.05.1998 tarihli taahhütname başlıklı belgenin, temyiz incelemesi yapılırken dosyada bulunan fotokopisinde sadece davacının tek taraflı imzası olup, davalı banka temsilcilerinin imzası olmadığından bu belge, dairemizce geçerli bir avukatlık sözleşmesi olarak kabul edilmemiştir. Ancak, davacı tarafın karar düzeltme dilekçesine ekli olarak sunduğu fotokopi nüshada, davacı imzasından ayrı olarak davalı bankanın P....Şubesi kaşesi ile şube yetkililerinin tstak imzalarının olduğu da görülmüştür.

Davalı tarafın bu belgeye bir itirazı da olmadığından, BK. 13. maddesi kapsamında bir sözleşme olduğunun kabulü gerekir. Öyle olunca taraflar arasındaki uyuşmazlık bu sözleşmenin Avukatlık Kanunu açısından irdelenerek çözümlenmelidir.

Taahhütname başlıklı belgenin 1. maddesi ile, davacı avukat, davalı bankanın P....Şubesi ile Genel Müdürlük ve diğer şubeler aleyhinde A.....İli Poliçesinde açılmış ve açılacak her türlü dava ve icra takiplerini, takip ederek sonuçlandırmayı üstlenmiştir. Sözleşmenin 3, 4, 5, 7 ve 8. maddeleri ile, davacıya banka tarafından ödenecek ücreti vekalet ile karşı tarafa yüklenen vkalet ücretinden ne kadarının ödeneceği, hangi hallerde bankadan başkacaücret istenmeyeceği, 9. madde ile tarafların bir ay önceden yazılı ihbarda bulunarak sözleşmeyi fesih edebileceği kararlaştırılmıştır. Bu haliyle yapıldı ğı tarihte davacının dayandığı sözleşme, Avukatlık Kanunu açısından da geçerli ve tarafları bağlayıcı, hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde bir sözleşmedir. Sözleşme ile belirlenen ücretin, Avukatlık Kanunu 164. maddesinin 4.fıkrasının 1. cümlesinde belirtilen anlamda asgari ücret tarifesi altında ücret olduğu kabul edilemez. Taraflar arasındaki ihtilafın, serbest iradeleri ilyaptıklan ve geçerli olan bu sözleşmenin hükümlerine göre çözülmesi gerekir.

Davacı avukatın 1998 yılından beri davalı bankanın vekili olarak icra takiplerini yürüttüğü, davalarda temsil ettiği ve 04.09.2002 tarihinde vekillikten azil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, azlin haksız olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiği 2001 ve 2002 yılında yaptığı icra takip dosyaları ile ilgili olarak kendisine ödenmesi gereken ücretlerinin ve karşı tarafa yüklenecek olan avukatlık ücretinin tamamını haksız azil nedeniyle hakettiğini, ancak ödenmediğinden bahisle bu davayı açmıştır. Davalı ise, davacının görevini gerektiği şekilde özen göstererek yapmadığını, cevap layihasında esas numaralarını bildirdiği dosyalarda ihmali olduğunu, dosyaların sürümcemede bırakılıp, alacağın tahsilinde gecikmeye sebebiyet verdiğinden haklı olarak azledildi-ğini savunmuştur. Gerçektende davacı avukatın, vekil olarak borçları BK.nun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekil BK.nun 390 maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Şayet vekili görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun 174. maddesi hükmüne göre azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmesi gerekmez, haksız azil halinde İse ücretin tamamına avukat hak kazanır. Davalının azlin haklı olduğuna dair savunması üzerinde gerektiği şekilde durulup araştırılmamıştır. Her şeyden önce numaraları bildirilen dosyalarda davacının görevini yerine getirip getirmediği, bir ihmal ve kusurunun olup olmadığı hususu hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilmemiş, mahkemece de bu yönden bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Öyle olunca davacının gerekli şekilde özen ve dikkati göstererek dosyaları takip ettiği, azlin haksız olduğu yönündeki mahkemenin görüşünün, doğru olup olmadığı denetlenememektedir. Zira kararda dosyalara göre değerlendirme ve belirleme olmadığından, davacının bir dosya ile ilgili müessir fiile maruz kaldığına dair ceza mahkemesi kararı da diğer dosyalarla ilgili olmadığından, davalının bildirdiği dosyalarda görevini layıkı ile yerine getirdiğini göstermez. Mahkemece davacının bildirdiği dos-yafarda, davacının bir ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı, alacağın tahsilini geciktirip geciktirmediği, gerektiğinde bilirkişi aracılığı ile araştırılarak, azilin haksız olup olmadığı belirlenmeli, şayet azil haksız ise taraflar arasında geçerli olan sözleşme hükümlerine göre davacının hak ettiği ve talep edebileceği ücret belirlenmeli, davacının talebi ile kararı temyiz etmemekle davalı yararına oluşan kazanılmış hakta nazara alınarak karar verilmeli, azil haklı ise davacı ücrete hak kazanmayacağından dava red edilmelidir. Mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken yanılgı sonucu değişik gerekçe ile bozulduğu bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından, tarafların karar düzeltme istemlerinin kabulüne ve dairemizin bozma ila-mıridaki 2 nolu bentteki bozma sebebinin yukarıda açıklanan şekilde değiştirilerek kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ:
1. bent gereği tarafların diğer karar düzeltme istemlerinin ( REDDİNE ), 2. bentte açıklanan nedenlerle dairemizin 6451-15193 sayılı 24.10.2005 tarihli bozma ilamının 2. bendindeki bozma sebeplerinin yukarıda açıklanan şekilde değiştirilerek kararın ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi Y13HD 24.04.2006 - K.2006/6398
____________ oOo ____________