Mesajı Okuyun
Old 11-06-2013, 08:51   #8
av__emrah

 
Varsayılan

Aşağıda eklemiş olduğum kararlar umarım herkese yardımcı olur ama sonuç olarak son uygulama ne yönde? özellikle kambiyo senetlerinde asliye ticaret mahkemesi mi görevli? Son zamanlarda ihtiyati haciz yapıp, bu konuda bilgi verecek meslektaşımız var mı? iyi çalışmalar.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/2982
Karar: 2013/2477
Karar Tarihi: 06.02.2013

ÖZET: Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunun 44/2. maddesi gereğince, kredi kartı veren kuruluş olan banka tarafından talep edilen iş bu ihtiyati haciz istemine genel mahkeme olarak bakılması gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

(4077 S. K. m. 22, 23) (5464 S. K. m. 44) (6100 S. K. m. 447)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki ihtiyati haciz istemine dayalı davanın yapılan yargılaması sırasında ihtiyati haciz isteminde mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle talebin reddine dair kararın süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

İhtiyati haciz isteyen banka vekili, borçlunun bankadan alarak kullandığı kredi kartına ait borçları ödemediğini, mal kaçırma girişiminde bulunduğunu öğrendik1erini ileri sürerek borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.

Borçlu, cevap vermemiştir.

Mahkemece, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle ihtiyatı haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar ihtiyati haciz isteyen tarafından temyiz edilmiştir.

1- 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunun <Yetkili Mahkeme ve Merciler> başlıklı 44. maddesinde <Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 nci ve 23 üncü maddesi hükümleri uygulanır. Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.> düzenlemesine yer verilmiş; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 447/2 maddesinde ise <Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.> hükmü düzenlenmiştir. Dolayısıyla; 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunun 44/2. maddesi gereğince, kredi kartı veren kuruluş olan banka tarafından talep edilen iş bu ihtiyati haciz istemine genel mahkeme olarak bakılması gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

2- Bozma sebep ve şekline göre alacaklı Banka vekilinin, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 06.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/1297
Karar: 2012/1
Karar Tarihi: 16.01.2012

ÖZET: Somut uyuşmazlıkta ihtiyati hacze konu kıdem tazminatının hüküm altına alınması dava konusu edilmiştir. ihtiyati haciz konusunda görevli ve yetkili mahkeme davanın görüldüğü iş mahkemesine aittir. yetki itirazı nedeni ile dosyanın yetkili ve görevli iş mahkemesine gönderilmesi gerekirken, ihtiyati haciz kararı verilmesi ve yapılan itirazın reddine karar verilmesi hatalıdır.

(1475 S. K. m. 14) (6100 S. K. m. 341, 390, Geç. m. 3) (2004 S. K. m. 50, 257, 265, 358)

Dava: Davacı vekili, davacının davalı işyerinde çalıştığını, hak ettiği kıdem tazminatının ödenmediğini, bu nedenle İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2010/823 Esas sayılı dava açtıklarını, açılan davada bilirkişi raporu ile kıdem tazminatı alacağının 23.185,43 TL olarak belirlendiğini, borçlu şirketin borcu ödemekten kaçınmaya çalışmasından dolayı alacaklarının tahsilinin tehlike altında olduğunu, alacağın tahsili için borçlunun borca yetecek kadar taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişideki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, alacak miktarının %15 oranında teminat yatırılması karşılığında istemin kabulüne dair ihtiyati haczin kabulüne dair karara davalı vekilinin kararın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesi ile 7 günlük süre içinde itirazı üzerine mahkemece 21.12.2001 günlü ek karar ile itirazın reddine karar verilmiştir.

Davalı vekili ihtiyati haczin kabulüne dair karar itirazın reddi kararını 6100 sayılı HMK’un geçici 3/1 maddesi uyarınca süresinde kanun yoluna getirmiş olup, Dairemizin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341, geçici 3 ve İcra İflas Kanunu’nun 358. maddeleri uyarınca kanun yoluna tabi ret kararını denetleme görevi olduğu anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi B. K. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesine göre <Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir”. Aynı kanunun takip eden 258. maddesinde ise, <ihtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği, alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecbur olduğu belirtilmiş, 265 maddesinde de <borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği, itiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge adliye mahkemesinin bu başvuruyu öncelikle inceleyeceği ve verdiği kararın kesin olduğu> düzenlenmiştir.

İhtiyati haciz kararı vermede yetkili ve görevli mahkeme İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinde düzelenmiş olup buna göre <Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur>. Dava tarihinde yürürlükte ve kıyasen uygulanacak olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ise 390. maddesinde ise açıkça <İhtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edileceği> belirtilmiştir.

Dosya içeriğine göre davacı vekili, davacının ödenmeyen kıdem tazminatı için İzmir 9. İş Mahkemesinin 2010/823 Esasında dava açtıklarını, davanın derdest olduğunu, bilirkişi raporu sonrası kıdem tazminatının belirlendiğini, belirlenen miktar kadar, davalı borçlu işverenin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı işveren vekili, itirazında mahkemenin yetkili olmadığını da belirtmiştir.

Somut uyuşmazlıkta ihtiyati hacze konu kıdem tazminatının hüküm altına alınması dava konusu edilmiştir. HMK’nun 390. maddesinin açık düzenlemesi karşısında ihtiyati haciz konusunda görevli ve yetkili mahkeme davanın görüldüğü İzmir 9. İş Mahkemesine aittir. Yetki itirazı nedeni ile dosyanın yetkili ve görevli İzmir 9. İş Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, ihtiyati haciz kararı verilmesi ve yapılan itirazın reddine karar verilmesi hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.01.2012 tarihinde İİK.’nun 265. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
T.C. YARGITAY

4.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/17636
Karar: 2013/1888
Karar Tarihi: 07.02.2013

ÖZET: İhtiyati haciz talebi ile ilgili olarak basit yargılama usulüne tabi olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmayan talepler yönünden, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönünde açık bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda basit yargılama usulüne tabi olan işler yönünden genel görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmakla, talebin dava şartlarından olan görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi isabetlidir.

(6100 S. K. m. 114) (2004 S. K. m. 257)

Dava ve Karar: Davacı M. Ç. vekili Avukat H… Ö… tarafından, davalı Burhan İth. İhr. Taş. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 03.02.2012 gününde verilen dilekçe ile ihtiyati haciz istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; HMK 114/1-c maddesindeki görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen 06.02.2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 07.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.
------
T.C.
KOZAN (DEĞİŞİK İŞ KARAR)
1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO: 2012/6 D.İş
KARAR NO: 2012/6

Alacaklı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde; müvekkilinin borçludan 20.000.-TL alacağı olduğunu, borçlunun çekin vadesi gelmiş olmasına rağmen halen müvekkiline olan borcunu ödemediğini, bu sebeple borcun herhangi bir rehin ile de teminat altına alınmamış olduğundan borçluların borca kafi gelecek miktardaki menkul ve gayrimenkul malları ile sair üçüncü şahıslarda bulunan hak ve alacakları üzerine ihtiyaten haciz vaazına karar verilmesini istemiş olmakla işin müstaceliyeti göz önünde bulundurularak mürafaa icrasına mahal olmadığı anlaşılmakla, dilekçe ve ekleri incelendi.

G. DÜŞÜNÜLDÜ:

Alacaklı vekili dilekçesinde izah ettiği üzere borçlunun alacaklıya 20.000,00.-TL borçlu olduğunu, iş bu borcun vadesinin hulul eylemiş olup çeke müstenid bulunduğu iddia edildiği gibi rehinle de temin edilmediği dilekçeye bağlı çekin tetkikinden anlaşılmıştır.

6100 sayılı HMK'nın 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir, mahkemelerin görevleri 1-4. Maddeler arasında düzenlenmiş, 4. maddede Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren dava ve işler sayılırken 4/1-Ç maddesinde bu kanun ve diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesi veya Sulh Hukuk Hakimini görevlendirdiği davaları şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir.

Basit Yargılama usulü 6100 sayılı HMK'nın 316-322 maddeleri arasında düzenlenmiş 316/1-A maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren tüm dava ve işlerin basit yargılama usulüne göre görüleceği, yine 316/1-C maddesi de ihtiyati haciz taleplerinin basit yargılama usulüne göre görüleceği ifade edilmiştir.

HMK sistematiğine göre; genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, Asliye Hukuk Mahkemelerinde kural olarak; yazılı yargılama usulü uygulanır. Bunun dışında basit yargılama usulünün uygulandığı dava ve işlerin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülebilmesi için buna ilişkin açık bir düzenlemenin bulunması gerekir. Örneğin; 2942 Sayılı kamulaştırma kanunun 37. maddesinde bu kanundan kaynaklanan dava ve işlerin Asliye Hukuk Mahkemelerinde basit yargılama usulüne göre görüleceği, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7. maddesine göre bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin sözlü yargılama usulüne göre görüleceği, HMK'nın 447. maddesinde diğer yargılama usullerine atıf yapılan hallerde basit yargılama usulü hükümlerinin uygulanacağının hüküm altına alındığı, 5490 sayılı nüfus kanunun 36. maddesinde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceği, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun 2/1 ve 4. maddelerinde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi) Sıfatıyla görüleceği hüküm altına alınmıştır.

HMK'nın 316/1-Ç maddesinde sayılan nafaka davaları basit yargılama usulüne tabi olarak kabul edilmiş olmasına rağmen, 4787 sayılı kanundaki özel hüküm sebebiyle Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Sıfatıyla bu davalara bakıldığı, yine HMK'nın 316/1-D maddesinde sayılan hizmet ilişkisinden doğan davaların basit yargılama usulüne göre 5521 sayılı kanundaki Özel Hüküm sebebiyle Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Sıfatıyla görüldüğü, yine HMK'nın 382/1-A-2. maddesinde sayılan ad ve soyadın değiştirilmesi davalarının 5490 sayılı kanunun 36. Maddesindeki özel hüküm sebebiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde basit yargılama usulüne göre görüldüğü açıktır.

İhtiyati Haciz talepleri ise; dava niteliğinde değil, iş niteliğindeki taleplerdir. İhtiyati haciz İİK'nun 257. ve devamı mad. düzenlenmiş, görevli mahkemenin genel hükümlere göre belirleneceği İİK'nun 258. maddede düzenlenmiştir. Bu atıf sebebiyle HMK'nın 316/1-C maddesinde basit yargılama usulüne tabi bir iş olarak düzenlenen ve HMK'daki bu açık hüküm sebebiyle HMK'nın 4/Ç bendi kapsamında nitelendirilmesi gereken bu iş yönünden, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Böyle bir açık düzenleme bulunmaması sebebiyle basit yargılama usulüne tabi olan dava ve işlerde genel görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinin ihtiyati haciz talebine ilişkin işlerde görevli olması gerekir.

Bu açıklamalar ışığında, ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak basit yargılama usulüne tabi olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmayan bu talepler yönünden, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönünde açık bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda basit yargılama usulüne tabi olan işler yönünden genel görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmakla, talebin dava şartlarından olan HMK'nın 114/1-C maddesindeki görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Talebin HMK'nın 114/1-C maddesindeki görevsizlik nedeniyle usulden REDDİNE,

2-Alacaklı tarafça sarf edilen 59,25.-TL mahkeme giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,

Dair; red kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 06.02.2012

Alıntı:
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/3931
Karar: 2012/14099
Karar Tarihi: 14.12.2012

ÖZET: Somut olayda, davanın, borçlunun borcu ödemekten kaçınmaya çalışmasından dolayı, alacaklarının tahsilinin tehlike altında olduğunu, alacağın tahsili için borçlunun borca yetecek kadar taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişideki hak ve alacaklarına İİK'nu uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, İhtiyati haciz kararı vermede yetkili ve görevli mahkeme icra ve İflas Kanunu'nun ilgili maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HMK) yetkiye ve göreve dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunduğu kuşkusuz olup. 6100 sayılı HMK.'nunun ilgili maddeleri gereğince, uyuşmazlığın S. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

(6100 S. K. m. 1, 4, 316, 382) (2004 S. K. m. 50, 257)

Dava: Taraflar arasındaki ihtiyati haciz istemine ilişkin davada Söğüt Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Dava, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.

Asliye Hukuk Mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin dava olmadığı, istemin HMK.'nunun 382/1. maddesine göre çekişmesiz yargı işi olduğu, 6100 sayılı HMK.'nununa göre de Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.

Sulh Hukuk Mahkemesi ise, ihtiyati haciz taleplerinin mal varlığına ilişkin olduğu, 6100 sayılı HMK.'nu 1-4. maddelerine göre, Asliye hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.

6100 sayılı HMK.'nun 316/1-c maddesi ile <İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi geçici hukuki koruma talepleri ile deniz raporlarının alınması, dispeççi atanması talepleri ve bunlara karşı yapılacak olan itirazların> basit yargılama usulüne tabi dava ve işler olduğu belirtilmiş olup, aynı kanunun 2/1. maddesi ile de <Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.> hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, davanın, borçlunun borcu ödemekten kaçınmaya çalışmasından dolayı, alacaklarının tahsilinin tehlike altında olduğunu, alacağın tahsili için borçlunun borca yetecek kadar taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişideki hak ve alacaklarına İİK'nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, İhtiyati haciz kararı vermede yetkili ve görevli mahkeme icra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HMK) yetkiye ve göreve dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunduğu kuşkusuz olup. 6100 sayılı HMK.'nunun 316/1-c ve 2/1. maddeleri gereğince, uyuşmazlığın Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 14.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
T.C.Y A R G I T A Y
17.HUKUK DAİRESİ
ESAS 2012/5679
KARAR 2012/ 14100
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İstanbul 12.Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 21.03.2012 NUMARASI : 2012/22-22

Taraflar arasındaki İhtiyati haciz istemine ilişkin davada İstanbul 7. Asliye Ticaret ve 12. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilendosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R - Dava, İhtiyati haciz istemine ilişkindir.Asliye Ticaret Mahkemesince,senedin 16.01.2009 tarihinde kira sözleşmesine göre teminat olarak verilmiş olması nedeniyle HMK’nun 4. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, sebepten mücerret olan kambiyo senedine dayalı İhtiyati haciz talebinin münhasıran Ticaret Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.Dosya kapsamından, borçlu şirketin borcu ödemekten kaçınmaya çalışmasından dolayı alacaklarının tahsilinin tehlike altında olduğunu, alacağın tahsili için borçlunun borca yetecek kadar taşınır ve taşınmaz malları ile 3.kişideki hak ve alacaklarına İİK'nun 257. maddesi uyarınca kefile karşı ihtiyati haciz konulmasına kararverilmesi istenmiş olup, İhtiyati haciz istemine dayanak 16.01.2009 tarih ve 360.000,00 TL bedelli bononun arkayüzünde "16/01/09 tarihinde imzalanan Kira Kontratının hususi şartlar 12.maddesine istinaden teminat senediolarak verilmiştir." kaydı bulunduğu görülmüştür. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-a madesi ile "Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmaküzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile budavalara karşı açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği" hüküm altına alınmıştır.Bu durumda, talep konusu senet kira ilişkisinin teminatı olarak verilmekle, 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-amaddesine istinaden, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 12.SulhHukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14.12.2012 gününde oybirliğiyle kararverildi.