Mesajı Okuyun
Old 24-05-2013, 15:24   #7
Av.Hükümdar H.

 
Varsayılan Tartışmaya nokta koyuldu

Merhabalar.

5 yıl 1 gün olmadıkça zorunluluk uygulanmıyor. YCGK lafzi yorumla bu karara vardı. Yüksek içtihatları bu yönde .

T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu



Esas No : Karar No : İtirazname :

2011/3-194 2011/228 2008/260655



Y A R G I T A Y K A R A R I

Kararı veren

Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi

Mahkemesi : ANKARA ... Asliye Ceza

Günü : 14.05.2008

Sayısı : ...- ...

Davacı : K.H

Şikayetçi : ...

Sanık : ...

Kasten yaralama suçundan sanık A. N. T.’ın 5237 sayılı TCY’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.05.2008 gün ve ...-... sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince ... gün ve ...-... sayı ile; “5271 sayılı CMK'nın 150/3. maddesi uyarınca alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada; sanığın müdafiinin bulunmaması halinde istemi aranmadan müdafii görevlendirilmesi gerektiği ve sanığın üzerine atılı TCK'nın 86/1, 86/3-e ve 87/1-d-son maddesinde düzenlenen suçun da bu kapsamda olduğu, buna göre zorunlu müdafii görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.07.2011 gün ve 260655 sayı ile; “5271 sayılı CMK nun 'Müdafiin görevlendirilmesi' başlıklı 150. maddesinde,‘(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse istemi halinde bir müdafi görevlendirilir. (2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. (3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır. (4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir’ hükmüyle 'zorunlu müdafilik' kurumunun koşulları belirlenmiştir. Buna göre, alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, şüpheli ya da sanığın istemine bakılmaksızın müdafi atanması zorunludur. 5271 sayılı CMK.nun 150/3. maddesinin 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren ilk halinde, üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada isteme bakılmadan müdafii atanması zorunlu iken uygulamada yaşanan sorunlardan, bir çok soruşturma ve kovuşturma işleminde müdafi atanmasının maliyeti ve güçlüğü nedeniyle 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yasa maddesi bugünkü halini almıştır. Yasal düzenlemeye göre, somut olay değerlendirildiğinde; sanık hakkında bıçakla, yaşamı tehlikeye sokmak suçundan TCK.nun 86/1, 3-e, 87/1-d maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açılmış, sanığın 03.10.2007 tarihinde yapılan sorgusu sırasında müdafi talep etmediği belirlenmiş ve re'sen müdafi atanmadan yapılan yargılama neticesinde, TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d ve 62. maddelerinin uygulanması suretiyle 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği olayda, uygulanması gereken 5237 sayılı TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son cümle uyarınca asgari 'beş' yıl hapis cezası öngörüldüğü için ve CMK.nun 150/2. maddesinde sayılan hallerden herhangi biride mevcut olmadığından, talep olmaksızın müdafi atanması mecburi değildir. Bu durumda müdafi atanmadan yargılamaya devam edilmesi de savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmaz. Yasa koyucunun, 5271 sayılı CMK.nun 150/3. maddesi gereğince müdafi atanmasının gerekmesi için yasada öngörülen cezanın 'beş yıldan fazla' (en az beş yıl bir gün) olması gerektiğini kastettiği aynı Yasanın 196/2. maddesindeki düzenlemeden de anlaşılmaktadır. Bu madde de, ‘Sanık alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir...’ hükmünde yasa koyucu istinabe suretiyle sorgusu yapılamayacak suçları belirlerken açıkça 'beş yıl' ve 'daha fazla hapis cezasını gerektiren' şeklinde ayrıma gitmiştir. Aynı düşüncenin egemen olması halinde CMK.nun 150/3. maddesinde de bu husus paralel bir düzenlemeyle belirtilirdi. CMK.nun 150/3. maddesinin mevcut haliyle asgari 'beş' yıl hapis cezasını gerektiren suçlarda müdafii atanmasının zorunlu olduğunun kabul edilmemesi gerekir. Bu nedenle, Yüksek Dairenin 5237 sayılı TCK.nun 86/1, 86/3-¬e, 87/1-d-son maddesi kapsamında kalan suçta, CMK.nun 150/3. maddesi gereğince sanığın isteğine bakılmaksızın müdafi atanması gerektiğine dair düşüncesinde isabet görülmemiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanığın neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, alt sınırı beş yıl hapis cezası olan suçlarda CYY’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafi atanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya içeriğinden;Sanık hakkında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCY’nın 86/1, 86/3-e, 87/d ve 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporuna göre, katılanın kesici ve delici nitelikte aletle yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralandığı, Sanığa 03.10.2007 tarihli oturumda yasal haklarının hatırlatıldığı, müdafi istemediğini ifade eden sanığın sorgusunun yapıldığı, diğer oturumlarda da sanığın müdafii isteminde bulunmadığı, Anlaşılmaktadır. 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CYY’nın 150. maddesinin 3. fıkrasının ilk hali; “Üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır” şeklinde iken, 06.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasanın 21. maddesi ile; “Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır” olarak değiştirilmiştir. Anılan yasa maddesinde açıkça “alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda” müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmış, alt sınırı beş yıl olan suçlar bu kapsamın dışında bırakılmıştır. Bununla birlikte aynı Yasanın 196. maddesinin 2. fıkrasındaki; “sanık alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis”, istinafa ilişkin 272/1. maddesindeki; “onbeş yıl ve daha fazla hapis”, temyize ilişkin 286. maddenin 2. fıkrasının (a) ve (b) bentlerindeki; “beş yıl veya daha az hapis”, aynı fıkranın (f) bendindeki; “on yıl veya daha az hapis”, temyizde duruşmaya ilişkin 299. maddedeki; “on yıl veya daha fazla hapis” şeklindeki ifadeler göz önüne alındığında, yasa koyucunun bu ifade tarzını, bilinçli olarak tercih ettiği ve alt sınırı beş yıl hapis cezasını gerektiren suçları zorunlu müdafilik kapsamına almadığı sonucuna ulaşılmaktadır.Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanığa atılı silahla kişinin yaşamını tehlikeye sokacak şekilde kasten yaralama suçuna öngörülen ceza miktarının 5237 sayılı TCY’nın 87/1-son maddesi uyarınca “beş yıldan az olamaz” şeklinde belirlendiği göz önüne alındığında, CYY'nın 150/3. maddesi kapsamında müdafii görevlendirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 11.10.2011 gün ve 182-204 sayılı kararı ile de aynı sonuca ulaşılmıştır.Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazın kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 13.06.2011 gün ve 611-8244 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, esastan incelenmesi amacıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.11.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.