23-05-2013, 14:59
|
#38
|
|
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2012/16268 K. 2012/18637 T. 5.12.2012
DAVA : Davacı İçişleri Bakanlığı vekili tarafından, davalı S. K. aleyhine 24/11/2011 gününde verilen dilekçe ile rucüen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 11/01/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava açılmadan önce öldüğü anlaşılan davalıya karşı dava açıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından, davanın 24/11/2011 tarihinde açıldığı, davalının ise 19/04/2009 tarihinde vefat etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, davalının ölmüş olduğunun bilinmemesi mazur görülebilir bir maddi hatadır. HMK 124/3-4. maddesi uyarınca davacıya, davalının mirasçılarını davaya dahil etmesi için süre verilerek; sonucuna göre davaya bakılmalıdır. Bu yön gözetilmeden davanın usulden reddedilmesi doğru görülmemiş; bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdiden incelenmesine yer olmadığına, 05.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
O halde ölü kişi hakkında (borçlunun öldüğü bilinmeden) açılan icra takibinin mirasçılara yöneltilmesi mümkün değil midir? Mutlaka yeni bir takip mi yapılması gerekir?
Selamlar.
|