Mesajı Okuyun
Old 16-05-2013, 17:03   #3
Avukat Kaya

 
Varsayılan

Bülent Bey' in söylediklerine katılıyorum. İyi çalışmalar



Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 1996/19-461, Karar: 1996/607 İçtihat

Üyemizin Özeti
Daha önce davacı tarafça ikame edilen davada yerel mahkeme, takipsizlik nedeniyle davanın işlemden kaldırılmasına ve sonra 3 ay içinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. İşbu karar taraflara tebliğ edilip kesinleştirilmemiştir. Temyize konu davada davalı, anılan sebeple derdestlik itirazında bulunmuştur.

Davanın açılmamış sayılması kararı temyizi kabil nitelikte ise de; derdestlik yönünden kararın temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek yoktur.
(Karar Tarihi : 18.09.1996)
"Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Nevşehir, Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 27.09.1995 gün ve 1995/124 E. - 375 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 11.12.1995 gün ve 1995/10588-1101 sayılı ilamı;

(... Davacı vekili, dava dilekçesinde davacının otobüsüne, davalılardan H____ A____'a ait ve diğer davalı yönetimindeki vasıtanın çarparak hasara neden olduğunu beyanla 274.280.000 TL'nin tahsilini istemiştir.

Mahkemece, aynı davanın daha evvel Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1994/73 Esas, 1994/296 Karar sayılı kararıyla, takipsizlik nedeniyle davanın işlemden kaldırıldıktan sonra 3 ay içinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği; kararın tebliğe verilip kesinleştirilmemesi sebebiyle derdest sayılacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davanın açılmamış sayılması kararı temyizi kabil niteliktedir. Ancak, derdestlik yönünden kararının temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada davaların takipsiz bırakılmasını önlemek amacı güdülmüştür. Bu itibarla, davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçlar başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanır. Derdestlik, dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden 3 aylık süre ile sınırlı olmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Ancak bu hükümler davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların salt doğumu ile kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar. Zamanaşımını kesme etkisi dahi sona erer.

Bu durumda davanın esasının incelenmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI :

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı, iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararınn Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacı davalı aleyhine derdestlik itirazına konu olan ilk davayı 27.01.1994 tarihinde açmış, 28.04.1994 tarihinde dava işlemden kaldırılmış, 09.08.1994 tarihinde de açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup karar tebliğe çıkarılmamıştır. Eldeki dava 17.03.1995 tarihinde açılınca davalının derdestlik ilk itirazı ile karşılaşmış ve mahkemece bu itiraz kabul edilerek ikinci davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiş, mahkemece verilen karar özel dairece bozulmuştur.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na göre bir dava, dava dilekçesi ile açılır ve mahkemece verilen kararın kesinleşmesi ile biter. Bu süre içinde sözü geçen dava derdest sayılır. Aynı Kanun'un 409. maddesi uyarınca verilen kararların diğer kararlar gibi temyiz kabiliyetinin bulunduğu tartışmasızdır. Somut olayda önceki davada verilmiş bulunan karar tebliğe bile çıkarılmış değildir. Usul açısından temyize tabi bir kararın nasıl sonuçlanacağı hususunda önceden karar vermek ve müteakip işlemleri ona göre yapmak mümkün değildir. Başka deyişle esas bakımından verilen karar nasıl olsa onanır, vekalet ücreti v.s. yönünden bozma da etkili olmaz denemez. Önceki davayı açan, işlemden kaldırılmasına sebep olan, açılmamış sayılması kararını tebliğe çıkarıp davayı kesinleştirmeyen davacı olduğuna göre ikinci davada verilen karara katlanmak durumdadır.

Yukarıda yazılanlar ve yerel mahkeme kararındaki gerekçelerle mahkeme kararının onanması oyunda olduğumdan Yüce Çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

Selim Öztuna
4. Hukuk Dairesi Üyesi"