Mesajı Okuyun
Old 15-05-2013, 09:46   #26
av__emrah

 
Varsayılan

Tam olarak konuya ilişkin sorunun cevabı olmamakla birlikte, aşağıdaki içtihat olaya uygulanabilir mi sizce?


Alıntı:
T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 1988 / 6744
Karar: 1988 / 10354
Karar Tarihi:02.12.1988

Konu: DESTEKTEN YOKSUN KALMA VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - DÜZENLİ VE DEVAMLI YARDIMIN VARLIĞI - YARDIMIN MUTLAKA PARA VEREREK YAPILMASININ GEREKMEMESİ

ÖZET: Davacı baba işitme- konuşma özürlü olup, olay tarihinde 50 yaşındadır. Davacı anne ise 48 yaşında bulunmaktadır. Davacıların çocuğu (T.D.)'ın olay tarihinde 21 yaşında bulunduğu, düzenli ve devamlı bir şekilde davacılara yardım ettiği, ev ve tarlada çalıştığı tanık beyanlarıyla sabit olmuştur. Düzenli ve devamlı bir şekilde yardım ettiği tanık beyanlarıyla kanıtlandığı, yardımların mutlaka para veya eşya vererek değil, hizmet etmek suretiyle de gerçekleşebileceği gözetilmeden, ölmeden önce dahi fiilen destek olduğu sabit olan davacıların çocuğu (T.D.)'ın, davacılara destek olmayacağı hususundaki kabul isabetli değildir, yaşam deniyimlerine de, olayların doğal akışına da ters düşmektedir.
(818 S. K. m. 49)


Dava: Taraflar arasındaki destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı destekten yoksunluk istemi yönünden davanın reddine, 150'şer bin lira toplam 300.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara ödenmesineilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :

Karar: 1 - (..)

2 - Dava destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir. Mahkemece davalının öldürdüğü davacıların çocuğu (T.D.)'ın davacı baba ve annesine destek olmıyacağı kabul edilerek maddi tazminata ilişkin talep reddedilmiştir.

Davacı baba işitme- konuşma özürlü olup, olay tarihinde 50 yaşındadır. Davacı anne ise 48 yaşında bulunmaktadır. Davacıların çocuğu (T.D.)'ın olay tarihinde 21 yaşında bulunduğu, düzenli ve devamlı bir şekilde davacılara yardım ettiği, ev ve tarlada çalıştığı tanık beyanlarıyla sabit olmuştur.

Düzenli ve devamlı bir şekilde yardım ettiği tanık beyanlarıyla kanıtlandığı, yardımların mutlaka para veya eşya vererek değil, hizmet etmek suretiyle de gerçekleşebileceği gözetilmeden, ölmeden önce dahi fiilen destek olduğu sabit olan davacıların çocuğu (T.D.)'ın, davacılara destek olmayacağı hususundaki kabul isabetli değildir, yaşam deniyimlerine de, olayların doğal akışına da ters düşmektedir.

Diğer yandan bakım ihtiyacı, davacının zaruret veya sefalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayatı devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmayı ifade eder. Eğer ölen, davacıya fiilen bakmakta iken, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama seviyesinin altına düşen davacılar, bakım ihtiyacı içinde sayılmalıdırlar (Bkz. TEKİNAY, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul 1985, Cilt 1. s. 844).

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarda 2 no'lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 2.12.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.