Mesajı Okuyun
Old 25-04-2013, 16:12   #5
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Hakan Eren
Sayın Yiğit,

Tasarrufun iptali davalarındaki ihtiyati haczin, genel olarak ihtiyati hacizden bir farkı yoktur ki?

Bahsettiğiniz ve süreye ilişkin detaylar kararın derdest bir dava içinde verilmiş olmasından kaynaklanan zaruri ayrımlardır.

Bir ihtiyati hacizde teminat iki halde iade edilir:

1- karşı tarafın açık muvaffakati
2- İhtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi.

Tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildiği anda, önceden verilmiş olan ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü konusunda hemfikir isek, neden teminat iadesi konusunda hemfikir olamıyoruz anlamadım




Belki sizi şu argümanla ikna edebilirim; cevapta sıraladığınız hukuki kaygıları şu şekilde yok edebilirim:

Farzedelim davacı hiç ihtiyati haciz talep etmedi. Mahkeme yargılama sonunda davanın kabulüne karar verdi. Şimdi bu karar ile (kesinleşmeden) davacı dava konusu (misal) taşınmazı haczettirip paraya çevirtebilir mi? Evet. Hemen mi? Evet. Teminat vs. yatıracak mı? Hayır! Karar bozulursa ne olacak?



İşte bu sorunun yanıtı ne ise benim sorumun yanıtının da aynı olması gerek.

Nasıl ki hiç ihtiyati haciz talep etmemiş olan kabul kararı ile birlikte tüm işlemlere başlayabiliryorsa, kimse ondan "ya karar bozulursa" diye teminat istemiyorsa, ihtiyati haciz talep etmiş ve teminat yatırmış olan da aynı anda, diğeri ile aynı statüte olmalı ve teminatına kavuşabilmelidir.

Kaygılarınız ilk bakışta kulağa ve mantığa hoş geliyor; kabul. Ama bazen kuralın şekli olarak uygulanması da şarttır.

İhtiyati haciz kesin hacze dönüşmüş ise (hem genelde, hem tasarrufun iptali davasında) teminatı saklı tutmanın hukuki hiçbir açıklaması olamaz.

Selam ve saygı ile... Katkınız için de ayrıca teşekkürler...



T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/6608
Karar: 2005/1465
Karar Tarihi: 17.02.2005
SIRA CETVEL
İNİN İPTALİNE KARAR VERİLMESİ İSTEMİ - İHTİYATİ TEDBİR - ŞERHİN HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU KAPSAMINDA İHTİYATİ TEDBİR Mİ YOKSA İCRA VE İFLAS KANUNU KAPSAMINDA İHTİYATİ HACİZ Mİ OLDUĞUNUN TESPİTİ ZORUNLULUĞU - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ
ÖZET: Tasarrufun iptali davalarında hakim, davada alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Sözü edilen ihtiyati haciz, aynı yasada düzenlenen ihtiyati hacizden ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ihtiyati tedbirden farklı ve özel nitelikli bir haciz türüdür. Bu ihtiyati haciz türünde, alacağın tahsilinin temini için borçlunun diğer mallarına değil, doğrudan doğruya iptale tabi tasarrufun konusu olan mallar üzerine haciz konulması söz konusudur. Bu durumda, mahkemece tasarrufun iptali istemiyle açılan dosyanın ve taşınmaz üzerine bu dosyadan konulan ihtiyati tedbire ilişkin evrakı müsbitenin celbi ile, kayıttaki şerhin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu kapsamında ihtiyati tedbir mi, yoksa İcra ve İflas Kanunu kapsamında ihtiyati haciz mi olduğunun tespiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilme gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
(2004 S. K. m. 100, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284) (1086 S. K. m. 101) (743 S. K. m. 920)
Dava: Davac
ı vekili davalı S.’dan alacaklı olduklarını, borçlunun mal kaçırmak gayesiyle 481 parsel sayılı taşınmazının damadı olan diğer davalı M.’e devrettiğini, bu tasarrufun iptali için Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 günü ihtiyati tedbir konulduğunu, taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, bu ihtiyati tedbirin dikkate alınmadığını; ileri sürerek ;sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalılar yargılamaya katılmamışlar, davalıya müdahil sıfatıyla katılan sıra cetveli alacaklısı C. Y. vekili ise, ihtiyati tedbirin sıra cetveline alınmasının mümkün olmadığını bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İcra mahkemesince yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; İİK.nun 100. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirini hacze iştirak edemeyeceği, bu nedenle sıra cetveli düzenlenirken dikkate alınamayacağı; gerekçesiyle davanın reddine; karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yan dava dilekçesinde, borçlunun, satışa konu 481 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muvazaalı tasarrufun iptali için açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 tarihinde ihtiyati tedbir konulduğunu, bunun da düzenlenen sıra cetvelinde dikkate alınmasını; bildirmiştir.
Tasarrufun iptali davaları, İİK. nun 277 ila 284. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan yasanın 281/II. maddesine göre hakim, davada alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Bu maddede sözü edilen ihtiyati haciz, aynı yasanın 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati hacizden ve HUMK. nun 101. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirden farklı ve özel nitelikli bir haciz türüdür. Bu ihtiyati haciz türünde, alacağın tahsilinin temini için borçlunun diğer mallarına değil, doğrudan doğruya iptale tabi tasarrufun konusu olan mallar üzerine haciz konulması söz konusudur.
Uygulamada ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kavramlarının zaman zaman birbirine karıştırılarak tapu kayıtlarına farklı yazımlar söz konusu olabilmektedir.
Sonuç: Bu durumda, mahkemece tasarrufun iptali istemiyle açılan Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/503 E. ve 2004/104 K. sayılı dosyasının ve 481 parsel sayılı taşınmaz üzerine bu dosyadan konulan ihtiyati tedbire ilişkin evrakı müsbitenin celbi ile, kayıttaki şerhin HUMK. nun 101. ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 920/I. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir mi, yoksa İİK.nun 281/II. maddesi kapsamında ihtiyati haciz mi olduğunun tespiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilme gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (¤¤)