Mesajı Okuyun
Old 25-04-2013, 15:16   #3
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Tasarrufun iptali talepli davada verilen hükmün infazı için kesinleşme zaruretinin bulunmadığını biliyoruz.

Ayrıca hüküm verilmekle ihtiyat-i haciz kesin hacze dönüşecektir ve infaza başlanabilecektir. Bu da var.

Ancak teminatın iadesi için borçlunun muvafakati, takibin kesinleşmesi veya alacaklı/davacının feragati de sözkonusu değildir.

Diğer taraftan İİK 281 nci maddedeki ihtiyat-i haciz kavramının teknik olarak İİK 257 nci maddedeki ihtiyat-i haciz kavramından farklı olduğunu da biliyoruz (İnfaz için 10 günlük süre, 1 aylık süre vb. gibi farklılıklar)O halde bu iki ihtiyat-i haciz kararını aynı kefeye koyup, aynı tartıda tartamayız.

Bu özetten sonra taraf menfaati nazara alınarak, kararın bozularak alacaklının haksız çıkması halinde, borçlunun uğradığı zararın tazmini bakımından risk kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden talebin reddi gereklidir diyorum. Burada alacaklı aleyhine hakkaniyete aykırı bir karar olacağı ileri sürülemez. Çünkü 257 ve 281'deki ihtiyat-i haciz kavramlarının ayrı olduğunu kabul edip alacaklı lehine olan kısımları alıp borçlu lehine olanları gözardı edemeyiz. Siz teminatı iade ederseniz Yargıtay'dan dosya dönünceye kadar alacaklı satış işlemlerini tamamlayıp, dosyayı infaz edebilir. Dosya bozulup dönüp de, borçlu lehine bir karar çıktığında bu defa borçlu aleyhine bir durum yaratılmış olur kanaatindeyim. Saygılar.

Sayın Yiğit,

Tasarrufun iptali davalarındaki ihtiyati haczin, genel olarak ihtiyati hacizden bir farkı yoktur ki?

Bahsettiğiniz ve süreye ilişkin detaylar kararın derdest bir dava içinde verilmiş olmasından kaynaklanan zaruri ayrımlardır.

Bir ihtiyati hacizde teminat iki halde iade edilir:

1- karşı tarafın açık muvaffakati
2- İhtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi.

Tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildiği anda, önceden verilmiş olan ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü konusunda hemfikir isek, neden teminat iadesi konusunda hemfikir olamıyoruz anlamadım

Belki sizi şu argümanla ikna edebilirim; cevapta sıraladığınız hukuki kaygıları şu şekilde yok edebilirim:

Farzedelim davacı hiç ihtiyati haciz talep etmedi. Mahkeme yargılama sonunda davanın kabulüne karar verdi. Şimdi bu karar ile (kesinleşmeden) davacı dava konusu (misal) taşınmazı haczettirip paraya çevirtebilir mi? Evet. Hemen mi? Evet. Teminat vs. yatıracak mı? Hayır! Karar bozulursa ne olacak?



İşte bu sorunun yanıtı ne ise benim sorumun yanıtının da aynı olması gerek.

Nasıl ki hiç ihtiyati haciz talep etmemiş olan kabul kararı ile birlikte tüm işlemlere başlayabiliryorsa, kimse ondan "ya karar bozulursa" diye teminat istemiyorsa, ihtiyati haciz talep etmiş ve teminat yatırmış olan da aynı anda, diğeri ile aynı statüte olmalı ve teminatına kavuşabilmelidir.

Kaygılarınız ilk bakışta kulağa ve mantığa hoş geliyor; kabul. Ama bazen kuralın şekli olarak uygulanması da şarttır.

İhtiyati haciz kesin hacze dönüşmüş ise (hem genelde, hem tasarrufun iptali davasında) teminatı saklı tutmanın hukuki hiçbir açıklaması olamaz.

Selam ve saygı ile... Katkınız için de ayrıca teşekkürler...