Mesajı Okuyun
Old 10-04-2013, 20:26   #13
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avestahukuk
Merhabalar. İş Mahkemesinde görülen davada, davalı taraf cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda tek bir cümlede ' Bilirkişi zamanaşımı itirazımızı gözetmemiştir.' yönünde beyanda bulunmuşlardır. Dava konusu tarafımızca ıslah edilmiş, ıslah dilekçesi davalı karşı tarafa tebliğ edilmiş ve süresi içerisinde ıslaha ilişkin bir cevapta davalı tarafından dosyaya sunulmamıştır. Islahtan sonra ki ilk oturuma davalı taraf katılmamış ve buna ilişkin mazeret dilekçesi de göndermemiştir.
Islahtan sonra ki ikinci oturumda davalı taraf duruşmaya katılarak duruşma günü havale tarihli dilekçeleri ile ( ıslaha cevap niteliğinde ) zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Dava dosyası hakim tarafından zamanaşımı itirazının incelenmesi için yeniden bilirkişiye gönderilmiştir.
Bu durumu gerek duruşma esnasında sözlü olarak gerekse hemen sonra dilekçe vermek suretiyle davalının savunmasının genişletilmesi ve değiştirilmesine muvafakat etmediğimi bildirdim.

Konuya tam hakim olamadığımdan siz değerli meslektaşlarımdan şunu öğrenmek istiyorum. İş yargılamasında davalı tarafın zamanaşımı itirazı belli bir süreye tabi değilmi? Islahtan sonra en geç ilk oturuma kadar bu hakkını kullanmadıysa mahkemenin ileri sürülen zamanaşımı savunma nedenini hükme esas alması doğru olur mu? Konu ile ilgili 9. H.D sinin Yargıtay kararları varmıdır?

6100 Sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra zamanaşımı itirazının artık yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği ve bunun savunmanın genişletilmesi yasağına takılmadan kabul göreceği şeklinde görüşler ortaya atılmıştı. Ancak;

“….. 1086 sayılı HUMK’ nda iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnası ıslahtır. HUMK’nun 83. maddesinde davalı tarafa ıslah yolu ile cevap dilekçesini düzeltme hakkı verilmiştir. Zamanaşımı def’i de HUMK’nun 187. maddesindeki ilk itiraz sebepleri arasında sayılmamış iken ıslah yolu ile zamanaşımı def’inde bulunulamayacağı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulması doğru değildir. Kaldı ki 6100 sayılı HMK’nın 180. maddesinin gerekçesinde de zamanaşımının ıslah yolu ile ileri sürülebileceği belirtilmektedir….. Yargıtay 4. H.D. E:2011/10614 K:2011/11538 T:03.11.2011”. Bu karardan ve HMK’nın 180. maddesinin gerekçesinden, “zamanaşımı itirazını ileri sürmenin bir süresinin olduğu” neticesi ortaya çıkıyor. Tabi burada “süresi olduğu” derken, “davalı cevap süresinden sonra zamanaşımı savunmasında bulunamaz” anlamında bir süre değildir bu… Savunmanın genişletilmesi yasağının başlamasından sonra da zamanaşımı def’inde bulunulabilir tabi ki… Bu kez karşı tarafın açıkça buna itiraz etmesi, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini belirtmesi gerekmektedir. Bu da, “zamanaşımı itirazı yerinde değildir” şeklinde değil de, “zamanaşımı itirazı süresinde yapılmamıştır, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmiyoruz” şeklinde olmalıdır. Bu şekilde bir beyanda bulunulmadığında, veya sessiz kalındığında zamanaşımı savunması kabul görecektir.

6100 S.K.’a göre zamanaşımı itirazı, savunmanın genişletilmesi yasağının başladığı ana kadar yapılmalıdır. İş mahkemesindeki bu dava basit yargılamaya tabi olduğundan, bu davalarda cevaba cevap ve ikinci cevap söz konusu olmadığı için dava ve cevap dilekçesinin verilmesi anından itibaren iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başladığından, zamanaşımı itirazının cevap dilekçesi ile yapılması gerekmektedir. Aksi halde savunmanın genişletilmesi yasağıyla karşı karşıya kalınabilir.

Islah konusuna gelince; Yargıtay’a göre kısmen ıslah yoluyla müddeabihin artırılabilmesi, artırılan kısmın ek dava yoluyla istenilmesinin bir alternatifi olduğundan; kısmi davadaki ıslah ile, ek dava açılması davacıya aynı hak ve olanakları tanıyan seçimlik yollar olduğundan, usul hukuku açısından sonuçlarının da aynı olması gerekir. Bu durumda, aynen davaya cevap süresinde olduğu gibi, ıslah dilekçesinin tebliğinden itibaren de 14 gün içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulmalıdır; süresinden sonra ileri sürüldüğünde savunma genişletilmiş olur diye düşünüyorum. Tabi burada da aynı şekilde savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği şeklinde beyanda bulunulmalıdır.

İlave olarak; zamanaşımı itirazı süresinde yapılmamış olsa dahi, sonradan ıslah yoluyla da ileri sürülebilir.

Aksi görüşte olan veya aksine dair içtihatla karşılaşan meslektaşlarımdan da bu konuya katkı sağlamalarını rica ediyorum. Saygılarımla…