Mesajı Okuyun
Old 09-04-2013, 23:39   #3
Av. Gökhan Tazegül

 
Dikkat Katkı..

Alıntı:
Yazan Avukat Hakan Eren

davanın tarafları C'nin tanık olarak dinlenmesini isteyebilir mi?



YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E:1983/11-267 - K:1985/97

SENET İPTALİ DAVASI ( Dava İhbar Edilen Kişi )
DAVA İHBAR EDİLEN ŞAHSI ( Davaya Katılıp Taraf Sıfatını Kazanmaması )
TARAF SIFATININ KAZANILMAMASI ( Tanık Olarak Dinlenmesinin Mümkün Olması )
TANIK OLARAK DİNLEMENİN MÜMKÜN OLMASI ( Dava İhbar Edilen Şahsın Davaya Katılıp Taraf Sıfatını Kazanmaması )


ÖZET :
Kendisine dava ihbar edilen kişi, davaya katılıp taraf sıfatını kazanmadığından, tanık olarak dinlenmesi mümkündür.

DAVA :
Taraflar arasındaki senet iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.12.1981 gün ve 33-649 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.5.1982 gün ve 1935-2498 sayılı ilamı: ( ..Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Ancak, davalı gerek cevap dilekçesinde, gerekse son oturumdaki isticvap ve yemininde dava konusu bononun müvekkilince davacı şirketin o zamandaki temsilcisi bulunan S.Anıçok'a verilen borçların ve bu arada bu kişice müvekkilinin şirkete ortak alınacağı vaadiyle alınan paraların karşılığı olarak verildiğini beyan etmiş bulunmaktadır.Bu durumda açıklanan savunmanın gerçeklik derecesinin saptanması için öncelikle adı geçen şirket temsilcisi BK.nun 449 S.Anıçok'un mahkemece dinlenilmesi icap etmektedir. Her ne kadar adı geçen davacı tarafından,dava ihbar edilmişse de; kendisi davaya ihbar edilen sıfatiyle katılmamış, cevap dahi vermemiş bulunmaktadır.Bu durumda adı geçen davada taraf sıfatını kazanmadığından HUMK.nun 248/4 üncü maddesi hükmü gereğince tanık sıfatiyle çağrılıp, dinlenmesi mümkün bulunmaktadır. O halde, adı geçenin tanık sıfatiyle dinlenilerek olayın açıklığa kavuşturulması gerekirken adı geçenin son oturumda dinlenmesine gerek olmadığı şeklinde, karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davalının savunması bakımından davacı şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması ve bu arada davacı vekilinin 4.5.1980 tarihli delil listesindeki diğer tanıkların da iddia şekline göre dinlenilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, noksan incelemeyle ve iddianın ispat edilemediği görüşüyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden hükmün davacı yararına bozulmasına gerekmiştir.... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:


KARAR :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararındaaçıklanangerektirici nedenlere ve olayın özelliği itibariyle S.Anıçok'un HUMK.nun 248/4. maddesine göre tanıkolarakdinlenmesi icabedeceğine göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmakgerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 15.2.1985 gününde oy birliğiyle karar verildi.