Mesajı Okuyun
Old 08-04-2013, 17:07   #9
Avukat mc

 
Varsayılan

6100 sayılı kanunda bu hususta bir değişiklik yok. Dolayısıyla 1086 sayılı kanun zamanından bir HGK kararı konuyu aydınlatmaya yeterli. Eğer dilekçenizde tanık deliline dayanmışsanız, tanık listenizi daha sonra verebilirsiniz. Mahkeme size listeyi vermeniz ve masrafını yatırmanız için süre vermek zorundadır.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/8-98
K. 2009/145
T. 29.4.2009
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Tapuda Kayıtlı OlmayanTaşınmaz Malların Üzerindeki Malik Sıfatıyla Zilyetlik Belgelerle veyaBilirkişi veyahut Tanık Beyanlarıyla İspatlanabileceği )
• ZİLYETLİK ( Tapu İptali ve Tescil - TapudaKayıtlı Olmayan Taşınmaz Malların Üzerindeki Malik Sıfatıyla ZilyetlikBelgelerle veya Bilirkişi veyahut Tanık Beyanlarıyla İspatlanabileceği )
• TAPUDA KAYITLI OLMAYAN TAŞINMAZ MALLARINTESPİTİ ( Malik Sıfatıyla Zilyetlik Belgelerle veya Bilirkişi veyahut TanıkBeyanlarıyla İspatlanabileceği )
• TANIK DELİLİ ( Mahkemece Tanıklarınınİsimlerini Bildirmesi İçin Davacıya Usulüne Uygun Önel Verilmesi UyulmamasıHalinde İse Kesin Süre Verilerek Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
• KESİN SÜRE ( Tapu İptali ve Tescil - MahkemeceTanıklarının İsimlerini Bildirmesi İçin Davacıya Usulüne Uygun Önel VerilmesiUyulmaması Halinde İse Kesin Süre Verilerek Sonucuna Göre Bir Karar VerilmesiGerektiği )
1086/m.258,259,274
3402/m.14
ÖZET :Dava, tapu iptali ve tescil istemidir. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazmalların üzerindeki malik sıfatıyla zilyetlik belgelerle veya bilirkişi veyahuttanık beyanlarıyla ispatlanabilir. Somut olayda davacı dava dilekçesinde tanıkdeliline dayanmış olduğuna göre mahkemece tanıklarının isimlerini bildirmesiiçin davacıya usulüne uygun önel verilmesi uyulmaması halinde ise kesin süreverilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA :Taraflar arasındaki “Tapu İptali ve Tescil” davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dairverilen 12.06.2008 gün ve 2006/91 E., 2008/71 K. sayılı kararın incelenmesidavacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 28.10.2008 gün ve 2008/4655-5327 sayılı ilamıile;
( ...Davacı vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle383 ada 95 parselin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeniadına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
DavalıHazine vekili, davacının davasını kanıtlamasını gerektiğini açıklayarak sonuçtadavanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemecedava konusu taşınmazın davacı tarafından terk edildiği, 20 yıldan fazla süreile kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm,davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2209m2 yüzölçüme sahip dava konusu parselin kadastro tutanağında; A. P.’ya aitolduğu, ancak adı geçenin başvurarak zilyetliğini kanıtlayıcı herhangi birbelge vermediğinin muhtar ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine05.05.1995 tarihinde tarla niteliğiyle Hazine adına tespit ve tesciledilmiştir.
Davacıvekili tespitten önceki sebebe dayanarak süresinde açmış olduğu dava ile iptalve tescil isteğinde bulunmuştur. Yerel bilirkişi davacının annesine ait olan buyerin sağlığında kendisine verildiğini, 1970’li yıllarda hububat ekimininyapıldığını, 1980 yılından sonra davacının yurt dışına gitmesi nedeniyletaşınmazın kullanılmadığını, adada serbest hayvancılığın yaygın hale gelmesiüzerine hayvan otlatılan bir yer olduğunu, zaman zaman davacının taşınmazınsınırları ve öncesi hakkında kendisine başvurduğunu, ziraatçı uzman bilirkişi3.sınıf kuru tarım arazisi niteliğinde olduğunu bildirmiştir. Mahkemecedavacının tespit öncesi 20 seneyi aşkın bir zamandan beri bu yeri kullanmadığı,taşınmazı terk ettiği görüşünden hareketle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.Bir yerin terk edilmesi, davacının bu yer üzerindeki zilyetliğinin kesilmesi,mülkiyet hakkının sona ermesi için terk işleminin iradi olması gerekir.Görülmekte olan davada yerel bilirkişi taşınmazın davacı tarafından kesin olarakterk edildiğini bildirmemiştir. Davacı vekili dilekçesinde diğer delilleryanında tanık deliline dayanmış olup, kendisinden tanık dinletip dinletmeyeceğisorulmadan ve tanık dinlenilmesinden vazgeçilmeden yalnız bilirkişi sözlerinedayanarak uyuşmazlığın sona erdirilmiş olması doğru görülmemiştir. Davacıvekilinden varsa delillerinin sorulması, tanık gösterdiği takdirde yerel,teknik bilirkişiler aracılığıyla yeniden mahallinde keşif yapılması, tanıklarınHUMK.nun 258.maddesi uyarınca davetiye ile çağırılarak aynı Kanunun 259.maddesiuyarınca taşınmaz başında dinlenilmeleri, davacının bu yer üzerindekizilyetliğinin terk edilip edilmediğinin olaylara dayalı olarak kendilerindenayrıntılı olarak sorulup belirlenmesi, tüm deliller eksiksiz toplanıp birliktedeğerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir...),
Gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HukukGenel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiğianlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Davacı vekili, dava konusu taşınmazın daha önce davacının annesine aitiken kızı olan davacıya satıldığını, o tarihten itibaren davacının elindebulunduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın davalı MaliyeHazinesi adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan bu tescilin yolsuz tescilhükmünde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuyatesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıvekili, yargılama sırasında davayı kabul etmediklerini, davacının davasınıispat etmesi gerektiğini beyan etmiştir.
YerelMahkeme, mahalli bilirkişi beyanına göre taşınmaz üzerindeki zilyetliğin iradiolarak terk edildiğinin kabulünün gerekeceği ve bu haliyle davacı lehinezilyetlik yoluyla kazanma şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddinekarar vermiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdakigerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme aynı gerekçe ile kararında direnmiştir.
3402sayılı Kadastro Kanunun 14.maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan taşınmazmalların üzerindeki malik sıfatıyla zilyetlik belgelerle veya bilirkişi veyahuttanık beyanlarıyla ispatlanabilir.
1086sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 274.maddesinde tanık dinletecekkimsenin öncelikle bunların isimlerini mahkemeye bildirmesi gerektiğibelirtilmiş ise de somut olayda davacı dava dilekçesinde tanık delilinedayanmış olduğuna göre mahkemece tanıklarının isimlerini bildirmesi içindavacıya usulüne uygun önel verilmesi uyulmaması halinde ise kesin süreverilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacı tanık delilindenvazgeçmediği halde tanıklarını bildirmesi istenmeden sadece bilirkişi beyanınagöre hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Ohalde Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmakgerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnmekararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geriverilmesine, 29.04.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
yarx