Mesajı Okuyun
Old 07-04-2013, 12:33   #6
_M.CAN_

 
Varsayılan

Öncelikle ayrıntılı cevaplar için sayın meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Benim burada aklıma yatmayan durum ; müvekkilim hiçbir zaman ilgili şirketin resmi ortağı olmamıştır.Yani zaten ortada devredebileceği yasal bir hisse mevcut değildir.Geçersiz olan sözleşme gereği hisseleri devralanlar şirketin zaten o tarihteki resmi sahipleridir.Müvekkilim ve diğer 3 ortak ile ilgili sözleşme yapılmış fakat kağıt üzerinde işlemlik bir durum oluşmamıştır.

İlgili sözleşmede bu devirden dolayı ödenecek miktar belirlenmiştir.Daha sonra karşı tarafça farklı dönemlerde 3 ödeme yapılmış (kaşeli makbuzları mevcuttur.), yine kaşeli olarak taksitli bir ödeme planı verilmiş,ilgili taksitler ödenmeyince kendilerine ihtarname çekilmiş(bir cevap verilmemiştir),en son olarak da hazırlanan ödeme planına dayanarak açtığımız icra takibine borcu kabul ettikleri ve ödeyeceklerini belirten bir ikrar dilekçesi sunulmuş ve takip kesinleşmiştir.
Daha sonra yani borç doğumundan 4 yıl,takip kesinleşmesinden de 4 ay sonra karşı tarafça menfi tespit davası açılmıştır. Bu davada da müvekkilim ile aynı statüde bulunan diğer devir yapan ile yapılan ibraname sunulmuş olup o kişiye de bu ödemenin yapıldığı belirtilmiştir.

Ayrıca karşı taraf yine aynı ilgili geçersiz sözleşmeye dayanarak yasal hissedar olmayan müvekkilimden geçmiş döneme ait vergi borcundan doğan alacağı için icra takibi başlatmıştır.

Sonuç olarak sormak istediğim karşı tarafça düzenlenmiş tüm bu İKRAR belgelerine rağmen ilgili borç doğmamış mı sayılacaktır? Ve bu durum Dürüstlük İlkesi ile nasıl bağdaşacaktır?