Mesajı Okuyun
Old 03-04-2013, 14:14   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İlhan SALBAŞ
Hiçbir sabit iz, kemik kırığı olmadığı halde 15 yaşındaki öğrenci için 30.000,00 TL baba için 6.000,00 TL manevi tazminata 2010 yılından itibaren işleyecek faizi ile birlikte hükmetti.

Sayın Meslektaşım,

Bir dosyamızda, sabah okul servisine teslim ettikleri 15 yaşındaki kızlarını şoförün %100 kusurlu olduğu kazada paramparça bir naaş şeklinde teslim alan anne ve baba için takdir edilen 25.000-TL'şer manevi tazminatı düşününce sizin davanızda hükmedilen gerçekten şaşırtıcı bir miktar olmuş.

Ancak ben de meslektaşım Sayın Av. Özge Çavuş gibi ülkemizde oturmuş bu bakış açısının değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Mahkemelerce hükmolunan tazminat tutarlarının 3-5 bin gibi miktarlarla sınırlandırılması ve neredeyse bir üst sınır konulmuş olması, toplum yaşayışı içerisinde bireylerde davranışlarına ilişkin olarak ileriye dönük bir rahatlık sağlıyor ve genel anlamda da kamu vicdanı tatmin edilemiyor diye düşünüyorum.

Vekil olarak sizin müvekkillerinize karşı görevinizi yapmak zorunda olduğunuzu ve bu nedenle de bu soruyu sorduğunuzu elbette anlayabiliyorum, bu ayrı bir konu. Benim yukarıda yazdıklarım daha çok dert yanma minvalinde oldu...

Manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmaması gerektiği bu nedenle de fahiş miktarların bozma sebebi olduğuna dair pek çok Yargıtay kararı mevcut. Bazılarını bu vesile ile paylaşmış olayım. (Kaynak: Kazancı)


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/9656
K. 2011/11163
T. 26.10.2011
• TRAFİK KAZASI SEBEBİYLE YARALANMADAN DOLAYI TAZMİNAT ( Yargıcın Özel Durumları Göz Önünde Tutarak Manevi Zarar Adı İle Hak Sahibine Verilmesine Karar Vereceği Para Tutarı Adalete Uygun Olması Gerektiği )
• TAZMİNATIN SINIRI ( Amaca Göre Belirlenmesi Gerektiği - Takdir Edilecek Tutar Var Olan Durumda Elde Edilmek İstenilen Doyum ( Tatmin ) Duygusunun Etkisine Ulaşmak İçin Gerekli Olan Kadar Olacağı )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Trafik Kazası Sebebiyle Yaralanmadan Dolayı - Yargıcın Özel Durumları Göz Önünde Tutarak Manevi Zarar Adı İle Hak Sahibine Verilmesine Karar Vereceği Para Tutarı Adalete Uygun Olması Gerektiği )
818/m.47
22.6.1966 Gün ve 7/7 Sayılı YİBK

ÖZET : Dava, trafik kazası sebebiyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.

DAVA : Davacı M. A. ve B. A. ( kendilerine asaleten H. A.'a velayeten ) vekili tarafından, davalı T. U. ve diğeri aleyhine 15.12.2008 gününde verilen dilekçeyle trafik kazası sonucu yaralanmaya dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.3.2010 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

Diğer temyiz itirazlarına gelince:

a- ) Dava, trafik kazası sebebiyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir, yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, oğulları H. A.'a, davalı şirketin maliki bulunduğu aracın çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında Hamdullah'ın hayati tehlike geçirecek derece de yaralandığı, malul kaldığını beyanla, daimi iş göremezlik zararları ve çocuğun tedavi gördüğü süre içinde çocuğa bakması sebebiyle işinden geri kalmasından dolayı uğradığı maddi zarar yanında manevi zararın ödetilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davalı şirket bakımından zamanaşımı definde bulunmuş, kazanın davacıların iddia ettiği gibi davalı sürücünün tam kusuruyla meydana gelmediğini, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, fahiş tazminat isteminin reddi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkemece, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün 2/8 oranında kusurlu olduğu benimsenmiş, davacının % 6 oranında maluliyetine karşılık daimi iş göremezlik süresi içinde uğrayacağı maddi zararları bilirkişi marifetiyle belirlenerek 3.368, 00 TL maddi tazminat, davacı babanın işlerinden geri kalması sebebiyle uğradığı 200, 00 TL maddi tazminat hüküm altına alınmış, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya arasında bulunan meslekte kazanma gücü kaybına dair 15.6.2009 tarihli Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu raporunda davacı küçüğün sol kulağındaki işitme kaybının % 16, 3, tüm vücut fonksiyon kaybının % 6 olduğu bildirilmiştir. Davacının, davaya konu yaralanma sebebiyle uğradığı daimi işgücü kaybı oranı ssk Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak belirlenmelidir. Mahkemece hükme esas alınan Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu raporu anılan tüzük hükümlerine uygun değildir. O halde, Adli Tıp Kurumu'ndan ( 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu' nun 16/2 maddesinin c bendi uyarınca ) ya da ssk Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre üniversite hastanesinden usulüne uygun biçimde yeniden rapor alınarak maluliyet oranı belirlenmeli, tazminat miktarının hesaplanması da buna göre yapılmalıdır. Mahkemece, yetersiz rapora dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.

b- ) Yerel mahkemece benimsenen 24.12.2009 tarihli daimi iş göremezlik sebebiyle uğranılan maddi zararı hesaplayan bilirkişi raporunda, davacı Hamdullah'ın erkek olduğu göz ardı edilerek askerlik süresi hesaplanıp maddi tazminat hesabından düşülmemiştir. Zira davacı bu süre içerisinde çalışamayacak haksız yere zenginleşmiş olacaktır. Davacının askerlik süresi düşülerek hesap yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.

c- ) Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.

Somut olaya gelince; olay tarihi, davacının kusuru ve yaralanma derecesiyle yukarda anılan ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir olunan manevi tazminat tutarları fazladır, daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda ( 2 a, b ve c ) numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının ( 1 ) numaralı bentte gösterilen sebeplerle reddine ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 26.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Alıntı:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.10.2001 tarih, 2001/4-1016 E.-2001/757 K.sayılı ilamında "kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Manevi tazminat bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir. Bir yönüyle de insanlardaki kırgınlık ve kızgınlığı, hatta intikam duygusunu tatmin etmek aracıdır. Amacı, olaydan duyulan acı, ızdırap, elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır. Hükmedilecek para zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın giderilmesini de amaç edinmemiştir ( YİBK.22.06.1966-7/7 ). Sayılan bu ana özellikleri nedeniyle de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması, bunun yanında da olaya göre değişebilecek hal ve şartların bulunacağının gözetilmesi, sonuçta takdir hakkının tüm bu unsurlar nazara alınarak kullanılması gereği de unutulmamalıdır. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hak ve nisfetle hüküm verileceği de Medeni Kanunun 4.maddesinin amir hükmüdür.

Buna göre de somut olayda taraflar arasındaki olayın niteliği, tarafların sosyal ekonomik durumları, haksız eyleme ( hacze ) konu icra takibininde davacı tarafından itiraz edilmemesi gibi hususlar nazara alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olup, Türk Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine aykırıdır.

Mahkemece hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, fazla miktarla manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.


Alıntı:
Alıntı:
T.C.YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/3129 K. 2010/3245
T. 7.6.2010
...
Somut olayda davalı tarafından yapılan tedavi mevcut dişlerin sökülerek yerine protez uygulanmasını gerektiren bir tedavi olup tedavinin gereği olarak hastaya rahatsızlık ve acı verici niteliktedir. Davacının tedavi sebebiyle duyduğu acı ve huzursuzluğun tedavinin doğal sonucu olduğu ve manevi tazminatın niteliği gereği bir ceza ya da zenginleşme aracı olamayacağına ilişkin ilkeler birlikte değerlendirildiğinde mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarı fahiştir. Mahkemece açıklanan ilkeler ve olay özellikleri ile tarafların sosyal ekonomik özelliklerine göre makul oranda manevi tazminat miktarı belirlenmesi için kararın bozulması uygun bulunmuştur.