Mesajı Okuyun
Old 28-03-2013, 12:41   #29
LAWYER2015

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın LAWYER2015,

Mahkemenin muayyen malın ihtiyaten haczine karar vermesi ve/veya görevlendirilen icra dairesinin ihtiyati haczi uyguladığında haczedilmezliği olan bir malın ihtiyaten haczedilmesi hâllerinde; İİK m.262/2 mucibince ihtiyati haciz tutanağı davalıya (borçluya) tebliğ edildikten sonra İİK m.261/2 (ihtiyati haciz kararları, 79'dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.) düzenlemesine de mesnetle haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasında hiçbir şekilde engel olmadığı kanaatindeyim. Ve hatta Kanuna göre bu şekilde olmasının doğru olduğunu düşünüyorum.

Diğer taraftan;
Yargıtay ihtiyati haczi, icra takip işlemi olarak görmediğinden talep hâlinde mahkeme (kanuni düzenlemeyi hiçe sayarak), “ihtiyati hacze karşı haczedilmezlik şikayeti”nde hukuki yarar olmadığı v.b. değerlendirmelerde bulunabilir saikiyle 24 no’lu mesajımdaki "Hukuk Genel Kurulu" kararını, faydalanabilmeniz için ekledim. Ki okudunuz mu bilemiyorum...

4734 S.K. m.34/son ( Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.) düzenlemesine mesnetle kamu ihalelerindeki teminat mektuplarının ihtiyaten haczi talepleri reddolmaktadır. Buna rağmen somut olaya ilişkin haczedilmezlik şikayetinde mahkemelerin, aksi yönde hareketlerinin mevzuatın uygulanırlığında çifte standarda sebep olacağı kanaatinde olduğumu da eklemek isterim.

Saygılar...

Sayın Öksüz ,
Görüşlerinizden fevkalade yararlanmaya devam ediyorum çok teşekkür ederim..Evet ihtiyati haciz tutanağı bize tebliğ edilseydi dediğiniz şekilde hareket edicektim..Fakat bizim bu dosyamızda işler biraz karışık.. Davacı vekili hem alacak davasına hem de ihtiyati haczin infazı için açtığı takip dosyasına doğru adresini bildiği halde müvekkilimin adresini yanlış veriyor ki tebligatlar müvekkile ulaşmasın;süreleri kaçırsın saikiyle olduğunu düşünüyorum..Yani kötüniyet var bir de işin içinde ki alacak davaları da başından itibaren geçersiz olan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yer alan cezai şartın bir kısmına yönelik..İnşaat sözleşmesinin geçersizliğinin sebebi sözleşme tarihinde belediyenin müvekkilin parseline inşaat izni vermemesi..Davacının Talepleri de üstüne üstlük terditli ilgili inşaatın yapılması için gerekli tüm yetki ve izinleri içerir şekilde hakimin sözleşmeye müdahalesini ve izale-i şuyu davası açabilmeleri için avukat tutmayı da içerir hakimden yetki talep ediyorlar bu talepleri kabul görmezse tazminat istiyorlar.Ve mahkeme hakimi de teminatsız ihtiyati haciz kararı veriyor.Hatta davacı vekili ihtiyati tedbir talep ediyor mahkeme hakimi tensip zaptında ihtiyati haciz talep edilirse bu durumun düşünülmesine diye yol da gösteriyor..Müvekkilim davacı müteahhide kendilerine inşaat sözleşmesi için avukat tutma yetkisini de verdiği vekalet yetkisinden müteahhidi bu davadan önce azletmişti.. Azil sebebide müteahhidin bu vekalet yetkisini kullanarak müvekkil adına avukat tayin etmek suretiyle müvekkilimin hiçbir haberi olmaksızın izale-şuyu davası açıp taşınmazını elinden almak istemesiydi.. İzale-i şuyu davasından da feragat ediyoruz diye ilgili sulh hukuk mahkemesine dilekçe verdik..İşBu davanın davalısıda feragati kabul ediyoruz diye sulh hukuk mahkemesine dilekçe verdi ve her iki tarafta duruşma gününün önceye alınmasını talep etti çünkü taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir koydurmuşlardı.Fakat her ne hikmetse tıpkı teminatsız ihtiyati haciz kararı veren asliye hukuk mahkemesi gibi bu sulh hukuk mahkemesi hakimi de ''usul hukukunda nerde görülmüş duruşmanın erkene alınması duruşma gününde duruşma yapıcam '' diyerek şifahen yüzümüze bu şekilde kararını verdi.Bizde kararınızı yazılı olarak verin dememize rağmen bunu da yapmadı.. Şimdi bu hakimler ile ilgili bir şikayette de bulunmak istiyoruz..Çünkü yargılama makamının da denetime tabi tutulduğunu unutmuş durumdalar ve hep işimizi haksız yere hukuka aykırı şekilde yokuşa sürüp çeşitli bahanelerle önümüze geçmeye çalışıyorlar.ihtiyati hacizin verildiği Asliye hukuk mahkemesi dosyasına davacı vekili tarafından müvekkilin adresi yanlış verildiğinden tensip zaptı ve dava dilekçesi müvekkile ulaşmayacak.Biz bu davayı öğrendiğimizi bildirip vekalet koyup cevaplarımızı ve ihtiyati hacze karşı itirazlarımızı tebligatın yapılmasını beklemeden bildirelim diyoruz..Siz bu tür olaylarla karşı karşıya kalsaydınız nasıl bir yol izlerdiniz ? Tüm meslektaşlarımdan görüşlerini bekliyorum..Keza Adaletin götürülmediği yerde toplumsal barış da düşünülemez..Saygılar..