Değerli meslektaşlarım,
Bir hafta içerisinde iki enterasan olayla karşılaştım.
Vatandaşın kimliği çalınır, kimliği çalan uyuşturucu madde ile yakalanır,(kullanma amaçlı) sorgusu yapılır, salıverilir, yalandan bir adres verir ve o adrese tebligatlar yapılır.
Sonrasında olmayan adrese 35'e göre tebligatlar çıkar ve şahıs hakkında TCK 191/2 maddesi gereğince denetimli serbestlik kararı verilir.
Gel zaman git zaman denetimli serbestlik kararına uyulmaması sebebiyle dava yeniden ele alınır ve kişi hakkında yargılamaya devam olunur. Tebligatlar hep bila olunca yakalama kararı çıkartılır. E tabi yakalama kararı neticesinde masum olan vatandaş başka bir ilde yakalanır ve apar topar mahkemeye götürülür.
Vatandaş doğru düzgün Türkçe bile konuşamayan, köyde yaşayan gariban biri. Suçtan o an haberdar olur, ifadesinde ise suçlamayı kabul etmez, suçun işlendiği yere hiç gitmediğini, kimliğini X tarihinde çaldırdığını, bununla ilgili gerekli başvuruları yaptığını, sigara bile içmediğini, açıkça belirtir. İfadeyi alan hakim ceza almanız halinde Hükmün Açıklanmasının Geri bırakılmasını İstermisin der, Adam hayatında ilk kez hakim karşısına çıkmasının şaşkınlığı, mevzuatı bilmemesi, cahilliği ya da adına ne derseniz evet diye cevap verir. (İfade de müdafii bulunmamakta)
Bu arada X ilinde sahte kimlik kullanan şahıs ve yanında onun sahte kimlik kullandığını bildiği şahıslar başka bir suçtan yakalanıp haklarında dava açılmış ve bu dava da kimliği kullanan şahıs resmi belgede sahtecilikten ve diğer şahıs ise suçu bildirmeme suçunu işlediğinden dolayı ceza alır ve bu ceza dosyasının kararı da müvekkilin yargılandığı dosyaya gönderilir.
Netice olarak müvekkil Kullanmak Amacı ile Uyuşturucu Madde bulundurmak suçundan 10 ay hapis cezası alır ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilir.
Bu aşamadan sonra dosya bize gelmiştir, emin olun saç baş yoldurttu bana
HAGB kararına itiraz ettik ancak itiraz incelemesi sınırlı olduğundan ötürü olumlu bir sonuç çıkmayacaktır. Akabinde CMK 311 kapsamında Yargılamanın Yenilenmesini talep edeceğiz. Onunda kabulü reddi tartışma konusu!
Yargılamayı yapan hakimimiz de bana şunu söyledi, "Avukat bey, iyi bir dilekçeyle ayrıntılı olarak beyanda bulununuz" Yahu iyi de sayın hakim dosyayı bu hale ben getirmedim ki, dosyaya üstün körü bir inceleme yapsanız sonuç değişirdi burda mahkemenizin de kusuru bulunmakta, hatayı yapan müvekkil değil mahkemenizdir v.s v.s ! Uzayıp giden laf kalabalığı,
Şimdi bu olayda yargılama usulü, kişinin ceza almasında ki keyfiyet, değil adil yargılama ilkesi, hukuk adına bugüne kadar öğrenmiş olduğum tüm ilkeleri alt üst etmiş, resmen ezber bozdurmuştur.
Bu dosya ile cebelleşirken, yurtdışında bulunan müvekkilim adına açmış olduğumuz tanıma davasının akıbetini merak edip UYAP'tan bakayım dedim. Birde ne göreyim, dava reddedilmiş!
Ben dosya da duruşma günü beklerken davanın reddi ile sonuçlandığını görünce resmen afalladım ! Mahkememiz gerekçeli kararını da alelacele yazmış!
Efendim, davanın tanıma davası olduğu, davacı vekiline, yabancı mahkeme kararını ve kesinleşme şerhini türkçeye çevirisini yapıp mahkemeye sunması için süre verildiği, ayrıca davalının yabancı ülkede ikamet etmesi sebebiyle o yer için yapılacak tebligat masraflarının yatırılması için süre verildiği ancak davacının verilen sürede ilgili belgeleri sunmadığı, masrafı da yatırmadığından dolayı davanın usulden reddine, tebliğden sonra 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere (Büyük nimet) karar verilmiştir.
E iyi de üstadlar ben dava açarken tüm bu istenen belgeleri onaylayarak mahkemeye ibraz etmiştim. Sadece posta masrafını daha sonradan (süresinde) yatırmış ve dekontu da mahkemesine ibraz etmiştim.
Yani dosya hiç incelenmeden, içinde ne olduğuna bakmaksızın usulden reddine karar verilmiştir.
Peki bu durum müvekkile nasıl izah edilir ?
Bu kararı veren mahkeme hakimleri hakkında görevi ihmalden dolayı HSYK'ya şikayet mi edilir?
Yeni dava mı açılır yoksa karar temyiz edilip asgari bir yılda Yargıtay sürecimi beklenilir ?
Bu olanlardan sonra benim psikolojim ne olur
Gerçekten işimiz zor!!!