Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO: 2012/206
KARAR NO: 2013/173
KARAR TR: 04.02.2013
(Hukuk Bölümü)
ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
22 Mart 2013 Tarihli ve 28595 Sayılı Resmî Gazete - Mükerrer
http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...r/mukerrer.htm
Danıştay Başsavcısı;
‘’2004 sayılı icra ve iflas Kanununun 67'nci maddesinde,’’Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.’’ yolunda yer alan hükümde geçen "genel hüküm dairesinde" ibaresinde kasıt, icraya konulan alacağın tabi olduğu hukuk dalından kaynaklanan uyuşmazlıkları konu edinen davalara ait yargılama kurallarıdır.Olayda, davacı şirketin sigorta bedeli ödemesini gerektiren hasarın, davalı Belediyenin yapım, bakım ve güvenliğinden sorumlu olduğu yol ve kanalizasyonun bakımındaki noksanlıktan, yani, kapalı olması gereken rögar kapağının açık olmasından kaynaklandığı, yol ve kanalizasyon yapım, bakım ve güvenliğinin sağlanması, bir kamu hizmetidir.Bu hizmetin gereği gibi işlememesi ya da noksan işlemesi ise, kamu idaresinin Kamu Hukuku alanına giren sorumluluğunu doğuran hizmet kusurudur. Davacı şirketin, davalı Belediyeden istediği alacağına ait rücu hakkının dayanağı da bu hizmet kusurudur.Bu bakımdan; davada, itirazın haklılığına karar verilebilmesi, her şeyden önce, anılan kusurun varlığının tespitine bağlıdır. Bu tespit ise, Anayasamızın, "Yargı Ayrılığı İlkesi" ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2' inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendine ile 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5'inci maddesinin 1 'inci fıkrasına göre, genel görevli idare mahkemelerince yapılabilecek niteliktedir. Başka anlatımla; davada, genel hükümler, 2576 ve 2577 sayılı Kanunların hükümleri; genel görevli mahkeme de, idare mahkemesidir. Dolayısıyla, Sivas İkinci Sulh Hukuk Mahkemesinin kendisini görevli gören kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.’’ demek suretiyle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı;
’’Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14/04/2010 gün ve 2010/7-184 E, 20110/214 K sayılı emsal kararında "...2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar;İdari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir. Ayrıca yine aynı yasanın 15/1-a maddesinde ise adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Yani yasanın açıkça adli yargıyı görevli saydığı haller idari yargının kapsamı dışında kalmakta olup bu gibi durumlarda, dava konusu işlemin niteliğine bakılmaksızın dava adli yargıda görülür.Somut olayda alacaklı davacı, borçlu belediye hakkında ilamsız icra takibi yapmış olup itiraz üzerine takip durmuş ve davacı görülmekte olan itirazın iptali davasını açmıştır.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmüne yer verildiğine göre itirazın iptali davaları açıkça adli yargının görev alanı içine girmektedir. şeklindeki kararından da anlaşılacağı gibi, 2577 sayılı İYUK 2 ve 15. maddeleri ile 2004 sayılı İİK 67. Maddesine göre adli yargı düzeni içinde yer alan İcra Müdürlüklerinde 2004 sayılı İİK hükümlerine göre yapılan ilamsız icra takiplerine yönelen itirazlara karşı itirazın iptali davasının da genel hukuk kuralları içinde adli yargı düzeninde yer alan genel mahkemelerden olan Sulh ya da Asliye Hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 11/01/2011 tarihinde 6099 S.K./14.mad. ile yapılan değişiklik sonucu 110. madde 1. fıkrasına göre "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmü uyarınca da karayolu üzerinde meydana gelen 2918 sayılı yasa kapsamında bulunan her türlü olaydan kaynaklanan sorumluluk davalarının da adli yargı düzeni içinde görülmesi gerekmektedir.’’ demek suretiyle Danıştay Başsavcılığının başvurusunun reddi gerektiğini belirtmiştir.