Mesajı Okuyun
Old 04-03-2013, 12:17   #7
BaharB

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:1999/4-635
K:1999/780
T:06.10.1999

Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.1.1998 gün ve 1997./790 E-1998/4 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29.6.1998 gün ve 1998/2743-5589 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, davalının yaptığı bir konuşmada "...seçilmiş, bir genel başkan, bir partinin genel başkanı onbaşı olma şerefsizliğini göstermedi..." biçimindeki sözleri ile askerliğini onbaşı olarak yapmakta olan bir kimse olarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece istem kabul edilmiş, karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu edilen sözleri, bir partinin genel başkanı olan davalının siyasi amaçla yapılan parti açıkhava toplantısındaki konuşmasında, zamanın hükümetinin oluşumunu eleştirirken kullandığı anlaşılmaktadır. Anılan konuşmanın davaya konu edilen bölümünün ana teması, hükümetin oluşumunda demokratik kurallara uyulmadığı, emirle hükümetin kurulduğu, açıklaması yapıldıktan sonra, konuşmanın bir yerinde "...Ama hiçbir zaman seçilmiş bir genel başkan, bir partinin genel başkanı onbaşı olma şerefsizliğini göstermedi, göstermedi..." biçiminde bir cümle kullanılmıştır. Konuşmanın giriş kısmı ile, davaya konu edilen bölüm ve sonrası birlikte değerlendirildiğinde, saldırı teşkil ettiği iddia edilen "....onbaşı olma şerefsizliğini göstermedi" sözcük dizisinin davacıyı hedef almadığı, askerliğin en alt kademesindeki rütbeyi taşıyan kişinin dahi bu denli emirle hareket etmediği düşüncesinin amaclandıgı anlaşılmaktadır. Kaldı ki; gerek konusmanın tamamı ve gerekse ilgilı bolümu itibariyle saldırının var olduğunu gerektirecek bir değerlendirme yapılması da konuşmanın ilgili bölümü ve tümü ile bağlantı teşkil etmemektedir. Uyuşmazlığın çözümünde konuşmanın tamamının birlikte değerlendirilmesi zorunludur.
Kişilik hakları; kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklar olarak kabul ettiğimizde, bunların fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerleri içerdikleri anlaşılmaktadır.
Açıklanan şu durum ve olgulara göre, davaya konu olan ve davalı tarafından kullanılan sözlerin ve yapılan değerlendirmenin davacıyı veya sahibi olduğu rutbeyi hedef almadığı, böylece kişilik haklarına yapılmış bulunan bir saldırıdan da soz edilemeycegi sonucuna varmak gerekir. Bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken, kabul edilmis olması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekcesıyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

....
Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşia harcının geri verilmesine, 6.10.1999 gününde, oybirliği ile karar verildi.