Mesajı Okuyun
Old 26-02-2013, 12:31   #5
Av.Serhat Doğan

 
Varsayılan

Merhaba,

Yapı Denetim Sözleşmesinin arsa sahipleri tarafından imzalanmadığı durumla direkt değil endirekt ilgili olan
bir HGK kararına ulaştım.

Gönderebileceğiniz başkaca lehe ve aleyhe karar varsa paylaşırsanız çok memnun olurum.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/15-22
K. 2009/54
T. 4.2.2009
• İTİRAZIN İPTALİ ( İlgili Belediye Başkanlığından İnşaatın İşlem Dosyasının Getirtilmesi ve Asliye Ceza Mahkemesi’nin Dosya Kapsamı ve Diğer Mevcut Deliller Birlikte Değerlendirilerek Karar Verilmesi Gerektiği )
• YAPI DENETİM HİZMET SÖZLEŞMESİ ( İlgili Belediye Başkanlığından İnşaatın İşlem Dosyasının Getirtilmesi ve Asliye Ceza Mahkemesi’nin Dosya Kapsamı ve Diğer Mevcut Deliller Birlikte Değerlendirilerek Karar Verilmesi Gerektiği )
• TEMERRÜT FAİZİ ( Tutarına Yönelik Bir İnceleme Yapılmadan Talep Gibi Kabulüne ve Takip Borçlusu Davalının Takip Konusu İşlemiş Temerrüt Faizi Üzerinden İtirazın İptâline Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )
• SAHTECİLİK İNCELEMESİ ( Sözleşmenin Tarafları Bağlayıcı Olduğu Sonucuna Varılması Halinde Sahtecilik İncelemesi Yapılmadan Sonuca Gidilmesi Aksi Halde İse Sahtelik İncelemesi Yapılarak Varılacak Sonuca Göre Bir Karar Vermek Gerektiği )
2004/m.67
ÖZET : Dava, İİK’nın 67.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine borçlu davalının vâki itirazının iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece ilgili Belediye Başkanlığından inşaatın işlem dosyasının getirtilmesi ve Asliye Ceza Mahkemesi’nin dosya kapsamı ve diğer mevcut deliller birlikte değerlendirilerek, sözleşmenin tarafları bağlayıcı olduğu sonucuna varılması halinde sahtecilik incelemesi yapılmadan sonuca gidilmesi, aksi halde ise, sahtelik incelemesi yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekir.
Dava ve takip konusu işlemiş temerrüt faizinin istenebilir olup olmadığına ve istenecek temerrüt faizinin tutarına yönelik bir inceleme yapılmadan talep gibi kabulüne ve takip borçlusu davalının takip konusu işlemiş temerrüt faizi üzerinden itirazın iptâline karar verilmesi doğru olmadığından, karar bu nedenle de bozulmalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep Asliye 5.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.9.2006 gün ve 2005/154 E.-2006/366 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 21.11.2007 gün ve 2006/7176 E., 2007/7375 K. sayılı ilamı ile;
( ... Dava, İİK’nın 67.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine borçlu davalının vâki itirazının iptâli istemine ilişkindir.
Gaziantep 4.İcra Müdürlüğü’nün 2004/10602 takip sayılı dosyası kapsamında; davacının, davalı Hasan Apaydın hakkında adi takip yoluyla başlatılmış olduğu icra takibinde, 05.09.2003 tarihli fatura dayanak alınarak 5.240.332.800 TL asıl alacak ve 3.275.218.000 TL işlemiş temerrüt faizinin davalıdan tahsilini istediği ve yasal süresi içindeki takip borçlusu davalının itirazı sonucu takibin durduğu anlaşıldığı gibi, itirazın iptâli davasının da bir yıllık hak düşürücü süresi içinde açıldığı saptanmış bulunmaktadır.
Davalı vekili davaya dayanak alınan 02.05.2003 tarihli ve “Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesi”nin müvekkili tarafından imzalanmadığını, davalı adına atılan imzanın sahte olduğunu ve dolayısıyla onu bağlayıcı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının inşaat ruhsatı almak için ilgili Belediye Başkanlığına davaya dayanak alınan sözleşmeyi sunduğu ve böylelikle içeriğini de kabul etmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davaya dayanak alınan 02.05.2003 tarihli Yapı Denetim Hizmet sözleşmesindeki imzasını davalı, inkâr etmiş ve sahtecilik itirazında bulunmuştur. Sahtecilik iddiası her türlü delille ve bu kapsamda tanık delili ile dahi kanıtlanabilir. Diğer yandan, HUMK’nın 317.maddesi gereğince aynı Kanunun 308 ve 309.maddeleri hükümleri uyarınca, sahtelik iddiasının mahkemece incelenmesi gerekir. Mahkemece, anılan yasa hükümlerine göre sahtelik incelemesi yapılmamış ve sözleşmenin ruhsat almak için davalı tarafından ilgili Belediye Başkanlığına sunulmuş olması sebebiyle kapsamının benimsendiği gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Gerçekten de, Borçlar Kanunu'nun 38.maddesi gereğince yetkisiz bir kimsenin yapmış olduğu sözleşmeye temsil olunanın onay vermesi durumunda o sözleşme, temsil olunanı bağlayıcı olur ve sözleşmeden doğan hak ve borçlar temsil olunana intikâl eder.
Yetkisiz temsilcinin yaptığı işleme ya da sözleşmeye temsil olunan tarafından verilen onay, biçime bağlı olmayan, yönetilmesi gerekli tek yanlı bir irade bildirimi olup, açık olabileceği gibi örtülü de olabilir.
Davalı sözleşmeyi imzalamadığı halde yetkisiz bir kimse tarafından imzalanmış olsa dahi o sözleşmeyi kullanarak bir hukuksal işlem yapmış ise yetkisiz temsile onay vermiş sayılır ve sözleşme kendisini bağlayıcı olur. Yasal durum bu olunca da; inşaatın yapımı ile ilgili tüm işlemleri içerir. Şehit Kamil Belediye Başkanlığı'nda bulunan işlem dosyasının getirtilerek incelenmesi ile ve toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek davalının örtülü de olsa sözleşmeye onay verip vermediği saptanmadan, sadece yapı ruhsatındaki bilgiler gözetilerek sözleşmenin davalıyı baağlayıcı olduğunun kabulü doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, az yukarıda açıklandığı üzere ilgili Belediye Başkanlığından inşaatın işlem dosyasının getirtilmesi ve Gaziantep 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2003/235 E. ve 2004/287 K.sayılı dosyası kapsamı ve diğer mevcut deliller birlikte değerlendirilerek, sözleşmenin tarafları bağlayıcı olduğu sonucuna varılması halinde sahtecilik incelemesi yapılmadan sonuca gidilmesi, aksi halde ise, sahtelik incelemesi yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
Kabule göre de; dava ve takip konusu işlemiş temerrüt faizinin istenebilir olup olmadığına ve istenecek temerrüt faizinin tutarına yönelik bir inceleme yapılmadan talep gibi kabulüne ve takip borçlusu davalının takip konusu işlemiş temerrüt faizi üzerinden itirazın iptâline karar verilmesi doğru olmadığından, karar bu nedenle de bozulmalıdır.
Eksik soruşturma ve araştırma sonucu hüküm verilemez.
Açıklanan nedenlerle karar bozulmalıdır... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.