Mesajı Okuyun
Old 16-02-2013, 20:57   #6
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan magistra175
Prof.Dr. İlhan Helvacının eserinde aynen şu ifadeye rastladım: "Taşınmazı haczedilen kişi, haczin henüz tapu kütüğüne şerh edilmediği bir sırada, taşınmazı bir üçüncü şahısa satacak olursa bu kişi lehine yapılan tescil hacizli alacaklı bakımından yolsuz olacaktır. Ancak, lehine yolsuz tescil yapılan kişi, bu taşınmaz üzerinde iyi niyetli bir üçüncü kişi lehine ipotek tescil edecek olursa bu üçüncü kişinin iyi niyeti MKm.1023 uyarınca koruma görecek ve onun taşınmaz üzerindeki ipotek hakkı hacizli alacaklılara karşı da ileri sürülebilecektir."

MK. 1024/II " Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebebten yoksun bulunan tescil yolsuzdur." demektedir.Hacizli malın şerhten önce satılmasında tescile dayanak olan sebebin geçersizliği söz konusu mudur? Bence burada tescili yolsuz kılan herhangi bir geçersizlik söz konusu değildir. Zaten haciz şerhi işlenseydi bile devir gerçekleştirilebilecekti yalnız taşınmazı satın alan hacizli olarak satın alacaktı. Böyle bir durumda bile tescilin yolsuzluğundan bahsedilemezken, şerh işlenmediğinden bahisle tescil yolsuzdur demek MK'nın yolsuz tescil hükümlerine uygun düşmeyeceği kanaatindeyim.


Ayrıca şu hususu da göz önünde bulundurmak gerekir diye düşünüyorum. Haciz şerhi işlenmeden taşınmazı devralan kişinin iyiniyeti korunmayıp da taşınmazı ondan devralan kişinin iyiniyetinin korunmasının hukuki dayanağı nedir. Sonuçta ikisi de tapu siciline iyiniyetli olarak güvenmişlerdir. Aynı durumda olan iki şahıstan birinin korunup diğerinin korunmamasının mantığı nedir? Bence bu düşünüş bazı kitaplarda da gördüğüm üzere üçüncü kişi için mutlaka arada bir ikinci kişinin olması gerektiği düşüncesidir ki bana göre asla kabul edilebilir bir düşünce değildir.

Kanaatime göre; taşınmaza konulan haczin şerh edilmesinden önce tapu sicilindeki kayda iyiniyetle güvenerek taşınmazı devralan kişinin iyiniyeti korunmalıdır. Sonuçta iflas ilanı gibi bir durum olmadığından dolayı ve de kanun hükümlerinin taşınmazı devralan kişinin taşınmazı devreden kişi hakkında başlatılmış olan takipleri araştırma yükümlülüğü getirmediğinden kaynaklı olarak iyiniyetin korunmamasını haklı çıkaracak bir durum yoktur diye düşünüyorum.