Mesajı Okuyun
Old 31-01-2013, 12:50   #3
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Bir de bu kararı buldum

Alıntı:
Yazan T.C. YARGITAY 10.Hukuk Dairesi Esas: 2012/13066 Karar:012/13595 Karar Tarihi: 09.07.2012

Dava: Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Karar: Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N. Ş. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın geçici 7/1. maddesi hükmünde <Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20'nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler> düzenlemesinin yer alması ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun, giderek 79. madde olduğu kabul edilmelidir.

Davacı; 2004 yılı Mayıs ayı ile 2010 yılı Şubat ayları arasında davalıya ait işyerinde satış elemanı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davalının işveren olmadığı gerekçesi ile davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

506 sayılı Kanunun 4. maddesi ile <sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler> işveren olarak tanımlanmıştır. <Çalıştıran> olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen <işvereni> ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davanın da işverene karşı açılması gerekir. Kaldı ki, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, bu tür tespit davalarının sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, öncelikle işverenin kim olduğu belirlenmeli, daha sonra belirlenen işverene HMK'nun 124. maddesindeki düzenleme gözetilerek husumet yöneltilmesinden sonra, ibraz edeceği deliller ile birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.


O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.