Mesajı Okuyun
Old 26-01-2013, 12:35   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gamze tuna
davacı kocanın açmış olduğu boşanma davasında tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.ancak davacı koca kusurlu bulunmuş müvekkil lehine tazminata hükmedilmiştir.mahkemece kısa karar verildiği gün davacı kocanın karar kesinleşmeden bir başkasıyla evlenme başvurusunda bulunduğunu bir başkasıyla evlilik hazırlığı yaptığını hatta yüzük taktığını öğrenmiş bulunmaktayız.ancak bu yeni olgulardan karar kesinleştiğinde haberimiz oldu ki davacı eş kararın kesinleştiği günün ertesi günü evlenmiştir.şimdi aslında evlilik birliğinin devamı sırasında sadakatsiz olan bu eş için yeni deliller ve yeni maddi olgulara dayalı manevi tazminat davası açılabilir mi( yerel mahkemece verilen manevi tazminat miktarı düşüktür)


Sorunuzun yanıtının olumlu olduğunu düşünüyorum.


Yargıtay H.G.K. 2008/2-698 E. 2008/711 K. 26.11.2008 Tarih
...
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Hukuk Genel Kurulu'nun 06.12.2006 gün 2006/2-777 E., 2006/778 K. sayılı kararında da benimsendiği gibi boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleşen bir kısım olaylar somut olayın özelliğine göre dava sonucunu etkileyebileceğine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 185/3 maddesinde düzenlenen sadakat yükümlülüğünün de evlilik birliği süresince devam etmesi gerektiğine,boşanma kararı verilip kesinleşinceye kadar evlilik birliği devam edeceğine ve henüz kararda verilmemiş bulunduğuna göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır...


Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 1986/5 E. 1988/1 K. 22.01.1988 Tarih
...
Şu husus da ayrıca belirtilmelidir ki boşanmaya sebebiyet veren olaylara dayanılarak M.K.4nun 143/2. maddesi uyarınca açılacak manevi tazminat davası dışında; boşanma davasında söz konusu edilmeyen olaylar nedeniyle koşulları gerçekleştiği takdirde B.K.'nun 49. maddesi uyarınca da manevi tazminat davası açılabileceği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan M.K.'nun 143/2. maddesine dayanan manevi tazminat davasına boşanmaya karar veren hakimin bakmasının daha yararlı olacağı düşünülebilir. Ancak bu durum dava hakkını sınırlayıcı bir etkiyi haiz olamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra dahi kabahatsiz eşin, boşanmaya neden olan olaylara dayanarak Medeni Kanunun 143/2. maddesi uyarınca manevi tazminat davası açabileceğine ilk iki toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından 22/1/1988 gününde yapılan toplantıda (38) karşı oya karşılık (46) oyla salt çoğunlukla karar verildi.
...


Yargıtay 2. H.D. 2009/5707 E. 2010/8831 K. 03.05.2010 Tarih


Davacı; davalı eşinin 22.04.2008 tarihinde kesinleşen boşanma hükmünde kusursuz kabul edildiğini; ancak Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde mevcut sadakat yükümlülüğünün boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam ettiği, davalının ise bu yükümlülüğe aykırı olarak kesinleşme tarihinden önce bir başka erkekle ilişkiye girerek, bu kişiden 25.08.2008 doğumlu bir çocuğunun olduğunu ileri sürerek, 27.05.2008 tarihinde açtığı dava ile manevi tazminat isteğinde bulunmuş; mahkeme davalı kadını 5.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Davalı kadın verilen bu tazminatı temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen sadakat yükümlülüğü; boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam eder. Kural olarak sadakat yükümlülüğüne aykırılığın açılan boşanma davasında ileri sürülmesi ve buna bağlı olarak Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi gereğince manevi tazminat istenmesi beklenir. Ancak manevi tazminat isteğinin boşanmanın kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesindeki 1 yıllık süre de gözetilerek istenmesi mümkündür (22.01.1988 tarihli 1986/5 esas, 1988/1 karar sayılı İçt. Bir. Kararı). Hükmün kesinleşmesinden sonraki manevi tazminat isteği Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesinde açık olarak belirtildiği üzere <boşanmaya sebep olan olaylar> yüzünden olmalıdır. Bunun sonucu olarak; boşanma sebebi olarak gösterilmemiş; ancak boşanmanın kesinleşmesine kadar gerçekleşmiş sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranışın varlığının anlaşılması durumunda; bu davranış aynı zamanda sadakatsizliğe uğrayan eşin kişilik haklarını zedeler nitelikte olduğundan; hakkı zedelenen kişinin Türk Medeni Kanunu'nun 25. ve Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi gereğince genel hükümlere dayalı olarak genel görevli mahkemede manevi tazminat isteğinde bulunmasına da yasal bir engel yoktur. Bu husus, 22.01.1988 tarihli, 1986/5 esas, 1988/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de vurgulanmıştır. Davacının isteğinin belirtilen bu genel hükümlere dayalı bir manevi tazminat isteği olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakma görevi aile mahkemesine ait olmayıp, davadaki istem miktarına göre asliye hukuk mahkemesi görevlidir...