Mesajı Okuyun
Old 25-01-2013, 13:45   #2
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mehmet cevat
Değerli Meslektaşlarım,aşağıda anlatımını yapacağım hukuki olay ile ilgili başından geçmiş deneyimli meslektaşlarımın cevapları için şimdiden teşekkür ederim.Olay Şöyle:
Almanya'daki müvekkilim bir Türk bayan ile evlenir.13 yıl evli kaldıktan sonra evlerini ayırırlar.Müvekkilim,Almanya'da eşlerin 5 yıldan fazla ayrı yaşadıklarından bahisle boşanma davası açar.Eşi ise,bu davaya karşı çıkar ve mahkemeden nafaka ister.Mahkeme müvekkilimi haklı bulur.Boşanmaya karar verir ve
Eşin nafaka istemini red eder.Karar 24/02/2009 kesinleşir.Müvekkil,bu kararı için önce Türkiye'de "Tanıma" davası açmaz.Ancak eş,30/06/2010 tarihinde yani alman mahkemesi kararının kesinleşmesinden 1 yıl sonra Türkiye'ye gelerek kendisinden boşanan kocası aleyhine hem boşanma hem de nafaka,maddi-manevi tazminat ve mal paylaşım davası açar.Ancak bilahare 3/12/2012 mal tasfiyesi davasından,haklarını saklı tuttuğunu ve şimdilik takipsiz bırakılmısını 409'a göre işlem tesisini talep eder,mahkeme buna uyar.Kendisine boşanma kararı tebliğ olunan müvekkil bu kez Türkiye'de (Alman mahkemesinin verdiği boşanma kararının tanınması için 8/11/2010 tarihinde tanıma davası açarak,bu davanın bekletici mesele yapılmasını ister.)Mahkeme bekletici mesele yapar,ve tanımaya dair karar verir.Karar,Yargıtay'dan geçerek 11/6/2012 de kesinleşir.
Sorumuz şu: Alman Mahkemesinin kararı kesinleştiğine göre Türkiye'de eş tarafından mali istemli olarak açılmış ve derdest olan boşanma davasının"konusuz kaldığından bahisle"Reddine dair karar verilmesi gerekmez mi?Yoksa sırf,mali talepler bakımından mı devam eder? Türk Mahkemesi,bu hususta olumlu-olumsuz karar vermeden,davaya kaldığı yerden devam ederek,tarafların tanıklarını dinleme kararı vermiştir.Bir bakıma Alman mahkemesi kararını(davayı açan eş gibi) göz ardı etmiş,yani yok saymıştır.Bu Yasa'ya aykırı değil mi ? Mahkemenin bu tutumu doğru mu ? Doğru ise bundan sonra davanın akibeti nasıl bir mecrada ilerleyecektir?Eşin,mali istemli açtığı bu dava,Alman mahkemesi kararının kesinleşmesinden 1 yıl sonra açıldığından burada resen gözetlenmesi gereken bir zamanaşımı yok mudur? Bu ve buna benzer hususlarda,deneyim sahibi meslektaşların görüşlerini ve özellikle bu hususta varsa içtihatlarını duruşmadan önce edinmem halinde memniniyetimi ve teşekkürlerimi şimdiden belirtmek ve görüşlerini memnuniyetle öğrenmek tartışmak isterim.
1)6100 SK 114/1-i fıkrası "aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" şartı davanın "olumsuz şartlarından" olup her zaman ileri sürülebilir. somut olayınızda davanın boşanmaya ilişkin hususunda davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilemeyecektir.
2)bahsettiğiniz zamanaşımına ilişkin sürenin her halde tanıma-tenfiz davasının kesinleşme tarihinden sonra başlayacağını düşünüyorum. zira MÖHÜK ve ilgili yasalar çerçevesinde yurt dışında verilen kararların hüküm niteliğini kazanabilmesi için türkiyede tanıma-tenfizi gereklidir diye düşünüyorum. alman mahkemesinin kararının kesinleşme tarihi sadece tanıma-tenfiz davasının dava şartı teşkil eder.
3-2 nolu bentteki düşüncem yanlış olsa bile iştirak nafakası müşterek çocukların 18 yaşını doldurmalarına kadar, yoksulluk nafakası boşanma davasının kesinleşme tarihinden sonra 1 yıl, mal rejimi tasfiyesi için ise 10 yıllık zamanaşımı var.
sonuç: kanaatimce boşanma dışındaki diğer hususlarda yargılamanın devamında bir engel yoktur. kolay gelsin başarılar.