Mesajı Okuyun
Old 14-01-2013, 13:09   #14
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan garani
sayın ekicinin de beyan ettiği gibi maddeler ışığında söylemiş olduğunuz karar usulen aykırı bır karar olarak gozukmekte ama acaba sanık tutukluydu da mahkeme tahliye yazım derken beraat mi yazdı diye hanı ıyımser bir dusunce sergılıyecegım ama bır agır ceza reısının boyle bır yanılgıya dusecegını sanmıyorum.kaldı kı dava acılmıs kı suc vasfı oldugu savcılıkca kanaat edılmıstır.suc vasfı olmadıgı asıkarsa savcılıkca KYODK verılmesı gerekırdı.enteresan.

sanık vekılı olsak bu olmaz
Hayır hayır tutuklu falan değildi.

Olayı tam olarak anlatayım. Son zamanlarda haber gündemini de işgal eden ve Ceza Genel Kurulu tarafından karara bağlanan muvazaalı boşanma ile SGK'dan maaş bağlatma meselesi.

Benim örneğimin başka ilginç tarafları da var. Şöyle ki:
Boşanan karı kocayı köy komşuları SGK' na ve ayrıca savcılığa şikalet etmişler. SGK savcılıkta şikayet dosyası olduğunu bilmediği için, bana talimat geldi, bir şikayet de biz yaptık. Benim şikayet dilekçeme bu mesele suç oluşturmayacağından gerekçesiyle takipsizlik kararı geldi. Ben de o karara itiraz ettim. Benim itirazım incelemeye gönderilmeden, Savcılık diğer şikayet evrakı ile benimkini o aşamada birleştirip, fezlekeyi yazmış ve Ağır Ceza Mahkemesinin olduğu yer savcılığına göndermiş. Fakat ben hem kadını, hem kocasını şikayet etmişken, fezlekede ve iddianamede sadece kadın sanık olarak yer almış. Kocası hakkında her hangi bir işlem yok.
İddianameyi alan Ağır Ceza Mahkemesi de, Ceza Genel KUrulunun emsal kararı gereğince bu durum suç teşkil etmeyeceğinden TENSİPLE beraat kararı vermiş.
Tamam suç oluşmadığına hükmetmesi mahkemenin takdiridir, temyiz hakkımızı kullanırız. Fakat duruşma yapmadan, tarafları duruşmaya çağırmadan hatta iddianameyi bile tebliğ etmeden hüküm kurmak usulün neresine uygun olabilir, onu tartışmaya açmak istedim.