TBK'da (ve BK'da) KKİS'ne özel ve açık bir düzenleme yok ise de; TBK m.475/3'te (BK m.360/3) : "Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup..."; TBK m.482/2'de (BK m.367/2) "Eser, işsahibinin arsası üzerine yapılıyorsa işsahibi..." ve TBK m.483/2'de (BK m.368/3): "Eserin işsahibince ... gösterilen arsanın ayıbı..." şeklindeki düzenlemeler sebebiyle inşaat sözleşmeleri, istısnâ akdinin bir türü ve KKİS de inşaat sözleşmelerinin bir türü olarak; ve böylece KKİS, istısnâ akdinin bir türü olarak kabul edilir... Yani KKİS'nin, istısnâ akdinin bir türü olarak kabulü soyut bir duruma değil;
pozitif hukuka dayalıdır.
TBK m.470'te (BK m.355) istısnâ akdi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel
* ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. KKİS'de müteahhit (yüklenici) bir eser (inşaat) meydana getirmekte, arsa sahibi de (işsahibi) bunun
KARŞILIĞINDA bedel olarak arsa payının müteahhide satışını (meydana getirilen eserdeki bağımsız bölümün/bağımsız bölümlerin mülkiyetini müteahhide geçirilmesini) taahhüt etmektedir. KKİS'nin "karma sözleşme niteliği" de bedel olarak işbu taşınmaz satışının taahhüdü sebebiyledir; başka bir deyişle KKİS'nin karma sözleşme olarak nitelendirilmesi, KKİS'nde istısnâ akdinin farklılaşması gibi bir sebeple değildir. (İstısnâ akdi ayağını, Sn. Edip Şimşek'in belirttiği gibi vekalet, hizmet sözleşmesi, adi ortaklık ... olarak bölmek çözüm değil çözümsüzlüktür. Vekalet akdinde vekil, bir sonucun gerçekleşmesini üstlenmez; hizmet akdinde işçi, belli bir sonucu gerçekleştirme yükümü olmadan -işverene- bağlı çalışır; adi ortaklıkta karşılıklılık ilişkisi yoktur v.s.)
İBK'da "adi ortaklık" yorumunu getiren Sn. Edip Şimşek de aslında bu durumu:
|
Alıntı: |
|
|
|
|
Yazan İBK-Karşı Oy-Sn.Edip ŞİMŞEK |
|
|
|
|
|
|
|
"Taraflar arasında geçerli ve tipik ( kat karşılığı inşaat sözleşmesi ) kurulmuş olup, yüklenicinin edimi kendi levazımatı ile başkasının arsası üzerinde yapacağı inşaattan belirli bölümleri arsa sahibine bırakmak, iş verenin edimi ise, inşaatın diğer bölümlerini kat irtifakı ya da kat mülkiyeti şeklinde yükleniciye veya onun göstereceği 3 ncü kişilere tapuda ferağını vermekten ibarettir. Böylece ortaya çıkan bu hukuki ilişkide karma akit niteliğinin varlığı açıktır."
|
|
|
|
|
|
şeklinde belirtmiştir.
KKİS hakkında özel düzenleme yapılana kadar durum budur... (diye düşünüyorum
)
|
Alıntı: |
|
|
|
|
Yazan İBK-Karşı Oy-Sn.Edip ŞİMŞEK |
|
|
|
|
|
|
|
"Yükleniciye veya onun emrine bırakılan bağımsız bölümler açısından taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi; başkasının arsası üzerinde inşaat yapmak, projeleri ve değişikliklerini arsa sahibi adına hazırlamak ve onaylatmak, inşaat ve iskan ruhsatlarını almak gibi işlemler açısından vekalet, istisna ve hizmet sözleşmeleri; kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulması, ortak yerlerden yararlanma ve bunlarla ilgili işlemler açısından taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi oluşmuş bulunmaktadır."
|
|
|
|
|
|
bunun kabulü KKİS'ni karma akit değil; karman çorman akit yapar
* madde gerekçesinden: "semen" teriminin, satış bedelini ifade etmek için kullanılması yerinde olmakla birlikte, yükleniciye ödenecek karşılığın, "bedel" terimiyle ifade edilmesi gerekir. TBK genel gerekçesinden: "Gösterilen bütün çabalara karşın, aşağıdaki bazı terimlere uygun düşebilen arı Türkçe karşılıklar bulunamamış, bunları aynen kullanmak zorunda kalınmıştır... bedel... Kanunda kullanılan kavram, deyim ve terimler, imkânlar ölçüsünde arılaştırılmış ve Tasarının tümünde "terim birliğinin sağlanmasına" büyük çaba harcanmıştır. Birçok kavram, deyim ve terimler günümüzde yerleşmiş veya kullanılmaya başlanmış olan ve Türk Medenî Kanununda da yer almış bulunan yeni karşılıkları ile değiştirilmiştir. Bu değişikliklerin başlıcalarını aşağıdaki kavram, terim ve deyimler oluşturmaktadır... Semen: Satış bedeli..."
Saygılar...