Mesajı Okuyun
Old 12-01-2013, 15:03   #7
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

YHGK
Esas : 2011/17-154
Karar : 2011/297
Tarih : 11.05.2011
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Taşınmazın Davalı Elinde Cebren Satılması )
TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ BEDELE DÖNÜŞMESİ
DİRENME KARARINDA DEĞİŞİK GEREKÇE KULLANILMASI
HUMK.429
İİK.277, 283
Tasarrufun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

1. Davalı Mehmet’in satın aldığı taşınmazın cebri icra sonucu elinden çıktığı belli olduğuna göre;
Mahkemece davalı Mehmet açısından iptal koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve
iptal koşullarının varlığı halinde İİK’nın 283/II fıkrası gereği davanın bedele dönüştüğü ve elinden çıkmasının kendi iradesi dışında olduğu da nazara alınarak Eskişehir 6.İcra Müdürlüğünün 2008/3818 sayılı dosyasındaki ihale bedeli belirlenip;
sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli değildir.

2. Yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp;

Bozmadan esinlenilerek ilk defa dayanılan ve “ özellikle 6.İcra Müdürlüğünün 2008/3818 esas sayılı dosyasındaki alacaklının davalı Mehmet`in değil, asıl borçlu devri yapan diğer davalı Kartur Ltd. Şti. olduğu, davalı Mehmet`in kendisine ait bir borçtan dolayı taşınmazın satılmadığı ”na ilişkin yeni gerekçeye dayalı yen bir hüküm niteliğindedir.fk
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Eskişehir 4.Asliye Hukuk Mahkemesince “dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen 09.06.2009 gün ve 2008/127 E., 2009/196 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 19.04.2010 gün ve 3345 E., 3612 K. sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, borcu karşılayacak mal bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı Mehmet Süeri’ne satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava konusu taşınmazın başka bir takipten dolayı satıldığı ve konusunun kalmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına ve taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş;

hüküm, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dava İİK’nın 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Dava konusu taşınmazın Eskişehir 6. İcra Müdürlüğünün 2008/3818 esas sayılı dosyasında yapılan takip sonucu satılıp paraya çevrildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir.

Somut olayda davalı Mehmet’in satın aldığı taşınmazın cebri icra sonucu elinden çıktığı belli olduğuna göre mahkemece davalı Mehmet açısından iptal koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve iptal koşullarının varlığı halinde İİK’nın 283/II fıkrası gereği davanın bedele dönüştüğü ve elinden çıkmasının kendi iradesi dışında olduğu da nazara alınarak Eskişehir 6.İcra Müdürlüğünün 2008/3818 sayılı dosyasındaki ihale bedeli belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli değildir.

Bozma nedenine göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Dava; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece ilk kararda, “tasarrufa konu dairenin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla değil, yapılan işler karşılığında devrinin gerçekleştiği, yargılama devam ederken davaya konu taşınmazın ipotek borcundan dolayı başka bir takip nedeniyle satıldığı” gerekçeleri benimsenerek, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece;yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar davacı yararına bozulmuştur.

Yerel mahkeme direnme olarak adlandırdığı kararında ise, önceki gerekçeleri yanında
“ özellikle 6.İcra Müdürlüğünün 2008/3818 esas sayılı dosyasındaki alacaklının davalı Mehmet`in değil, asıl borçlu devri yapan diğer davalı Kartur Ltd. Şti. olduğu, davalı Mehmet`in kendisine ait bir borçtan dolayı taşınmazın satılmadığı ” gerekçesine yer verilmiştir.

Hükmü davacı vekili, temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu`ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı;dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu`nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.

Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK. m.429).

Eş söyleyişle; mahkemenin ilk kararının gerekçesinde dayandığı maddi olgunun dışında yeni bir delile, yeni bir maddi olguya dayanması ve gerekçesini de bu yeni maddi olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, usulünce verilmiş bir direnme kararının varlığından söz edilemez.

Yukarıda belirtildiği üzere, yerel mahkeme ilk kararında “tasarrufa konu dairenin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla değil, yapılan işler karşılığında devrinin gerçekleştiği, yargılama devam ederken davaya konu taşınmazın ipotek borcundan dolayı başka bir takip nedeniyle satıldığı” yönündeki maddi olguyu gerekçesinde benimsemiş iken, Özel Daire bozmasından sonra önceki dayanılan maddi olgu yanında ilk kararın gerekçesinde değinilmeyen ve bozmadan esinlenilerek, yeni bir gerekçeye dayalı olarak bu kez “özellikle 6.İcra Müdürlüğünün 2008/3818 esas sayılı dosyasındaki alacaklının davalı Mehmet`in değil, asıl borçlu devri yapan diğer davalı Kartur Ltd. Şti. olduğu, davalı Mehmet`in kendisine ait bir borçtan dolayı taşınmazın satılmadığı” gerekçesini benimsemiş; hükmünü de bu yeni gerekçeye de dayalı olarak oluşturmuştur.

Yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenilerek ilk defa dayanılan ve “ özellikle 6.İcra Müdürlüğünün 2008/3818 esas sayılı dosyasındaki alacaklının davalı Mehmet`in değil, asıl borçlu devri yapan diğer davalı Kartur Ltd. Şti. olduğu, davalı Mehmet`in kendisine ait bir borçtan dolayı taşınmazın satılmadığı ”na ilişkin yeni gerekçeye dayalı yen bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17.HUKUK DAİRESİNE
( GÖNDERİLMESİNE ), oybirliği ile karar verildi.
YHGK 11.05.2011 - K.2011/297