Mesajı Okuyun
Old 10-01-2013, 15:39   #4
avukatnameless

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/8377

K. 1976/9404

T. 28.12.1976

• VELAYET HAKKI ( Kullanılmasının Sağlar Arası Ya da Ölüme Bağlı Tasarrufla Sınırlandırılamamaı )

• ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR ( Velayet Hakkının Sınırlandırılamaması )

• SAĞLAR ARASI SÖZLEŞME ( Velayet Hakkının Sınırlandırılamaması )

818/m.20

ÖZET : Velayet hakkının kullanılması sağlar arası bir sözleşme ya da ölüme bağlı tasarrufla sınırlanamaz.

DAVA : R. ve V. velayeten N.G. ile M.Ş. arasındaki vasiyetname iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki taraflar ve temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılması da davacı tarafından istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : MK.nun 462/2. maddesine göre ölüme bağlı tasarruflarda yer alan kanuna aykırı şart ve yükümlülükler geçersizdir.

Velayet hakkının kullanılması kamu düşüncesiyle öngörülmüş bulunduğu için bunun sağlar arası bir sözleşme ya da ölüme bağlı tasarrufla sınırlanması mümkün değildir. Bu yolda yapılan bir kısıtlanma, hangi düşünceye dayanırsa dayansın, kapsam ve niteliği ne olursa olsun kanuna aykırı olur ( BK. m. 20; MK. m. 462/2 ).

Kişiler haklarını kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahiptirler. ( MK. m.9 ). Kanunda yazılı haller dışında kimse bu hakkından yoksun bırakılamaz. Aksini belirleyen bir şart veya mükellefiyet az önce belirtildiği gibi kanuna aykırılık teşkil eder.

Olayda vasiyetçi, mirasçıların miras paylarına düşen tereke üzerindeki kullanma hakları bakımından bir kısıtlama meydana getirmiş, iki çocuğunun da reşit olmaları gününe ve yüksek öğrenim yapmaları halinde ise bunun bitimine kadar terekenin, "resmen sevk ve idaresi" için bir kayyım tayinini öngörmüştür ki bu arzu kanuna aykırıdır. Çünkü bu durumda çocukların rüşde ermelerine kadar veli veya vasilerinin tereke üzerinde onlar adına tasarruf hakkı ortadan kaldırılmış olmaktadır ki bu tür bir yükümlülük MK.nun 264, 268, 278, 382, 388, 404-408. maddeleriyle MK.nun bu konu ile ilgili buyurucu diğer hükümlerine ters düşer. Çocuklar reşit olduktan sonra mallarının resmen idaresi yolundaki kısıtlama ise, MK.nun 9. maddesine aykırıdır. Öyle ise vasiyetnamede terekenin idaresine ilişkin sınırlayıcı arzu geçersizdir.

Bir kimse kanuni mirasçısını, tasarruf nisabı içinde kalan terekesi bakımından mansup mirasçı yapabilir. Olayda vasiyetçi, yegane kanuni mirasçı olan çocuklarını mirasçı naspetmiştir. Bu yoldaki ölüme bağlı tasarruf, saklı paya düşen tereke bakımından hüküm ifade etmemekle beraber, tasarruf nisabına dahil tereke yönünden geçerlidir. Ancak, kanuni mirasçılar gibi mansup mirasçıların da tereke üzerindeki kullanma hakları ve kanuni mümessillerinin görevleri sınırlanamaz. O halde vasiyetçinin tasarruf nisabı içinde kalan terekesinin de vasiyetnamede belirtilen biçimde resmen idaresi mümkün değildir. Yani bu yoldaki arzu da kanuna aykırı olduğu için geçersizdir.

Uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken olaya uymayan düşüncelerle davanın reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle davacılar yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı tarafın temyizinin incelenmesine lüzum olmadığına, 28.12.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.