Mesajı Okuyun
Old 07-01-2013, 14:48   #18
davutoğlu

 
Varsayılan

GKS'lerde kefilin hukuki durumunun anlaşılabilmesi için öncelikle GKS'nin hukuki nitelendirilmesinin yapılması gerekir.

Bilindiği üzere; GKS, cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmesidir. Cari hesap şeklinde işleyen kredilerde Banka, sözleşmenin geçerlilik süresi içinde ve sözleşmede kararlaştırılmış limit içinde vereceği krediyi sürekli tekrarlamakta, böylece kredi alan, aldığı krediyi zamanında ödemek suretiyle(yeniden sözleşme imzalamaya gerek duymaksızın) tekrar kredi isteyebilmektedir.Daha açık bir anlatımla, geri ödeme yaptığı nispette tekrar kredi kullanmaktadır. Yani, kredi sürekli dönmektedir. Bu yüzden, bu tür kredilere dönen kredi de denilmektedir.

İşte 3. bir kişinin bu tür bir krediye kefil olması durumunda, kefil süresiz olarak bu dönen krediye kefil olmuş olur. Yani, sözleşme süresi içerisinde herhangi bir tarihte tüm geri ödemeler yapılmış olsa, bakiye sıfır vermiş olsa dahi kefilin sorumluluğu devam eder. Çünkü, kredi alan her an aynı limitle ve aynı sözleşmeye istinaden kredi tekrarlayabilir.( Bu konuyla ilgili oldukça çok Yargıtay kararı mevcut)

Ancak, burada özellikle dikkat edilmesi gerekn husus, kefil, sadace kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ve kefalet limiti ile sorumludur. Örneğin, kredi alan birden fazla GKS imzalamış ancak kefil sadace 1 GKS'ye kefil olmuş ise, sadace kefil olduğu GKS ile sorumlu tutulabilir. Ne var ki, uygulamada Bankalar, kefilin imzası olsun veya olmasın tüm GKS'leri birleştirip tek bir alacak olarak kefelet limiti ile talepte bulunmaktadırlar. Bu taleplerine de GKS'lerde matbu olarak yer alan "kerdi alanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak ... TL'ye kadar kefilim" maddelerine dayandırmaktadırlar. Ne var ki, bu madde hukuken geçersizdir ve bu konuda çokça Yargıtay kararı bulunmaktadır. Açıklamak gerekirse;

Kefalet, belirli veya en azından kefaletin verildiği anda belirlenebilir olması halinde geçerlidir. Bu hususa öğretide, Yargıtay ve Kaynak İsviçre Borçlar kanunu'nun uygulaması ile ilgili İsviçre Fedaral Mahkemesi kararlarında açıkça değinilmiştir. Öğretide Seza Reisoğlu aynen şu şekilde açıklamada bulunmuştur."Kefalet borcunun feri karakteri, ferdileştirilmiş belli bir borç için tekeffülü zaruri kılmaktadır. Asıl borç belli olmaksızın sadace kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek süretiyle verilmiş olan kefalet geçerli olmaz. Örneğin kefilin - borçlunun doğmuş veya doğacak herhangi bir borcuna ....TL ye kadar kefil oluyırum- şeklindeki tekeffülü geçersizdir." Yargıtay 13 HD. 1991/7229 E sayılı kararında aynen "Asıl borcun sözleşmede yeteri kadar tanımlanmış veya belli edilebilir olması gereklidir. Herhangi bir borç için verilmiş soyut bir kefalet geçerli olmaz" ifadelerine yer veriştir. Federal Mahkeme(BGE 49 II 377) kararında aynen; "asıl boçlunun, sebebi ne olursa olsun tüm borçlarına kefalet geçersizdir"

Sonuç olarak; Yargıtay kararları de sabit olduğu üzere kefil, sadace imzaladığı GKS'ye istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumludur. Kefil, kefil olduğu GKS dışında başkaca herhangi bir borçtan sorumlu tutulamaz. Kefil olduğu GKS'de bu yönde bir madde(doğmuş veya doğacak tüm borçlarının teminatı olarak) bulunması bu sonuca etkili değildir.