Mesajı Okuyun
Old 07-01-2013, 11:55   #10
garani

 
Varsayılan

ben bu soruya taktım

506 S. K. m. 4, 11, 26)

Dava: Taraflar arasında "rücuen tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10/09/1996 gün ve 1993/284-1996/377 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 4/11/1996 gün ve 1996/9583-9455 sayılı ilamı:

(..... Sigortalıda, davalı işyerinde çalışması sırasında trombopoez hastalığı teşhis edildiği tartışmasızdır. Bu hastalığın, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne ekli meslek hastalıkları listesindeki tanımlara göre Benzor (benzen) ve Homologlarının kullanıldığı işyerlerinden çıkabileceği öngörülmüştür. Her ne kadar hükme esas tutulan 1993/605 Esas sayılı davada alınan 15/12/1995 tarihli raporda, sigortalının, çalıştığı işyerinde, trombopoez (trombocitopeni) hastalığına sebep olacak benzen ve hamaloğları kullanılmadığı belirtilmekte ise de, dosya içeriğinden, işyerinde astar boya kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu tür boyaların terkibinde de anılan hastalığa yol açan maddelerin bulunması doğaldır. Bu nedenle Sigortalının meslek hastalığı ile işyeri koşulları arasında illiyet bağının varlığı söz götürmez. Ne varki, sigortalı bu işyerinde çalışmasından önce, aynı koşullarda çalışılan başka işyerlerinde çalışmış bulunduğuna göre, sigortalının meslek hastalığını oluşmasında bu çalışmaların da etken olduğu tartışmasızdır.

Bu durumda, müterafik illiyet söz konusudur. Ancak müterafik illiyete müteselsil mesuliyetten bahsedilemez. Nitekim dava yalnızca A. Otomotiv San. A.Ş. aleyhine açılmıştır.

Açıklanan madde ve hukuksal olgular karşısında Mahkemece, Sigortalının meslek hastalığının oluşmasında, davalı işverenin ve daha önceki çalışmaları nedeniyle halen dava dışı olan öteki işverenlerin paylarının ne olabileceği araştırılıp; sonucuna göre, davalı işverenin kendi sorumluğu oranında hüküm kurulması gerekirken davanın tümden reddi Usul ve Kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının kabuül ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.