Mesajı Okuyun
Old 06-01-2013, 15:57   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

"TBK m.126 uygulanmalıdır" dediğimizde:

Taraflar arasında 10.10.2010 tarihinde akdedilen KKİS'de:
* inşaatın 20 daire-5 dükkan olarak inşaasına,
** inşaatın teslim gününün (işin bitirilmesi tarihinin) 10.10.2012 tarihi olmasına,
*** sözleşme bedeli: 10 daire-4 dükkanın müteahhide ait olmasına,
karar verilmiştir.

Durum 1- Müteahhit, 10.09.2012 tarihinde inşaatın %50'sini tamamlayabilmiş durumdadır. Arsa sahibi, kalan 1 aylık sürede müteahhidin işi bitiremeyeceği açık olmakla; teslim gününden önce sözleşmeyi feshetmiş; müteahhit de bu feshi kabul etmiştir. KKİS'de işbu feshin TBK m.126'ya göre sonuç doğuracağını kabul ettiğimize göre KKİS, ileriye etkili olarak feshin sonuçlarını doğuracaktır.
Bu durumda:
İleriye etkili fesihte müteahhit, sözleşme bedeli olarak kararlaştırılan bağımsız bölümleri, yaptığı işle orantılı olarak talep edebilecektir. İnşaat %50 seviyesinde olduğuna göre müteahhit, sözleşme bedelinin %50'si olan 5 daire-2 dükkanı (/karşılığı arsa payını) arsa sahibinden talep edebilir.

Durum 2- Müteahhit, 01.11.2012 tarihinde inşaatın %70'ini tamamlayabilmiş durumdadır. Arsa sahibi, müteahhidin temerrüdü sebebiyle sözleşmeden dönmüş ve müteahhit de bu dönmeyi kabul etmiştir. %70, İBGK'nun kararına mesnetle kabul edilen yüzde açısından, hakkın kötüye kullanılmasının kabulü sınırının altındadır ve fesih, geriye etkili feshin sonuçlarını doğuracaktır.
Bu durumda:
Kendi kusuruyla temerrüde düşen müteahhit, inşaa ettiği binanın işe yarayan kısmının serbest piyasa rayicine göre hesaplanacak bedelini (kârsız olarak) sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde talep edebilecektir.

Yukarıdaki 2 durumun neticesi, İBGK'nun verdiği karardaki amacına uygun mudur?

Alıntı:
Yazan İBGK; E:1983/3, K: 1984/1
...Görülmektedir ki, 106-108. maddeler tüm olaylara aynen uygulanırsa, bazı istisnai hallerde "hakkı şekle mahkum edecek derecede" adalete aykırı sonuçlara neden olabilmekte ve bu kanun hükümleri tatminkar olmaktan uzak kalabilmektedir. O halde, bu adalete aykırı sonuçlar nasıl giderilebilecektir?...


Alıntı:
Yazan İBGK; Sn. İsmail Doğanay'ın Muhalefet Şerhinden
...daire kararları ile Yargıtay Genel Kuruluna ait ... karar arasındaki aykırılık; (arsa payı karşılığı apartman inşaatı yapımı sözleşmelerinde), inşaatı (keyfi) veya kendi (kusurlu hareketi) sonucu sözleşmede belirtilmiş olan (süre) içinde tamamlamayarak inşaatı yarıda bırakıp işi terk eden ve fakat o arsa sahibi tarafından, ya kendi imkanları içinde veya bir başka müteahhitle yeni bir sözleşme yapmak suretiyle ancak inşaatı tamamlanan o apartman binasında - kusurlu ilk müteahhide yaptığı iş oranında ve (kar) şeklinde - kendisine apartman dairesi vermek suretiyle, o müteahhit, o binanın mülkiyetine ortak mı olacak, yoksa Borçlar Kanunu`nun "haksız iktisap hükümleri"ne göre, müteahhidin arsa sahibinden sadece inşaatı yarım bıraktığı ana kadar o inşaata sarfettiği ve inşaatın bünyesine giren (malzeme bedeli + işçilik ücreti) toplamı neye baliğ oluyorsa sadece onu para olarak mı alabileceği noktasında toplanmakta idi... arsa sahibini kendi kaderi ile baş-başa bırakan ve bunun sonucu olarak onu mahkeme kapılarında süründürüp perişan eden müteahhidin aynı binada arsa sahibi ile birlite (kat maliki) durumuna girmesinden, burada sayılamıyacak kadar, değişik mahzurlar ortaya çıkacağı ve bu halin tam bir (huzursuzluk kaynağı) oluşturacağı ve müteahhidin (kar karşılığı) olarak kendisine düşen daire veya daireleri bir başkasına satsa ve o binada fiilen oturmasa bile bu satışı - arsa sahibine sırf huzursuzluk vermek için - içtimai ve ahlaki durumları münasip olmayan kişilere satmayı tercih edeceği, halbuki 634 sayılı (Kat Mülkiyeti Kanunu)`nun ana espirisinin her şeyden önce apartmanda huzur ve sükunu sağlamak olduğu ve eskilerin (ev alma, komşu al!...) deyimini kullandıkları, bunun da ancak (kusurlu) hareketi ile inşaatı yarıda bırakıp kaçan müteahhide sadece yaptığı işe karşılık (nakit para) vermekle mümkün olabileceği, noktasında toplanmakta idi...

Sayın Metin,

İBGK'nun kararında KKİS'ni "sürekli edimli sözleşme" olarak kabulü ve bu kararın açıkladığım şekilde hâlen geçerliğini koruması TBK m.126'daki yeni düzenleme sonucu KKİS açısından bazı sorunlara da gebe durumdadır (diye düşünüyorum ).
Bu bağlamda -sizce- KKİS, sürekli edimli sözleşme olarak kabul edilebilir mi/edilmeli midir? İBGK'nun bu kabulünü; sadece İBGK'nun somut olayı değerlendirme biçimine has yol bulma çabası olarak kabul edip o noktada bırakmalı mıyız?
Veya...?
Buradan yola çıksak...?

Teşekkürler,

Saygılar...