Mesajı Okuyun
Old 04-01-2013, 18:01   #8
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/13027
Karar: 2005/2913
Karar Tarihi: 25.02.2005


TAZMİNAT DAVASI - TEDAVİ AMACIYLA TATBİK EDİLEN SIVI NEDENİYLE HASTANIN VAJİNASINDA MEYDANA GELEN YAPIŞIKLIK - TEDAVİ SONUCU OLUŞABİLECEK KOMPLİKASYONLARIN ÖNLENİP ÖNLENEMEYECEĞİ - ALINACAK RAPORLA DOKTORUN KUSURU BULUNUP BULUNMADIĞININ TESPİTİ GEREĞİ

ÖZET: Önceki alınan bilirkişi raporunda hastanın vajinasında meydana gelen yapışıklığın uygulanan tedavi sonucu oluşabilecek komplikasyonlardan olduğundan bahsedilmiştir. Ancak bu komplikasyonların önlenip önlenemeyeceği, meydana gelmemesi için davalı doktorun alması gereken önlemler ve ek tedavi yöntemlerinin bulunup bulunmadığı, her türlü önlemin alınmasına rağmen bu komplikasyonların meydana gelip gelmeyeceği hususları her iki raporda da açıklanmamıştır. Mahkemece bu hususlar da göz önüne alınmak suretiyle, gerekli incelemeyi yapmak üzere yeniden bilirkişi kurulu oluşturulmalı, denetime açık rapor alınarak davalı doktorun kusuru bulunup bulunmadığı ona göre değerlendirilmelidir.

(1086 S. K. m. 284) (818 S. K. m. 41, 49)

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

Karar: Davacı 32 yaşında 3,5 yıllık evli ve çocuksuz, Yüksek Okul mezunu bankada çalışan bir bayan olduğunu, rahatsızlığı sebebiyle 1999 yılı Mayıs ayı içinde jinekolog doktor olan davalıya başvurduğunu davalının, rahatsızlığını 30 dakikalık bir ameliyatla tedavi edilebileceğini söylediğini zaman kaybetmeden bu operasyonun yapıldığını, daha sonra kontrole gittiğinde ise doktorun rahim içine bir karışım tatbik ettiğini bu karışımın uygulanmasından sonra büyük bir yanma ve ağrı hissettiğini, yanma ve ağrının uygulanan karışımdaki asit oranının yüksek olmasından kaynaklandığını, rahatsızlıklarının artarak devam ettiğini, yanıklar sonucu vajinanın dip kısımlarında yapışmalar meydana geldiğini, eşiyle cinsel ilişkiye giremediği gibi normal yolla çocuk sahibi olabilmesinin dahi uzak bir ihtimal olduğunu, davalının kusurlu tedavisi sonucu ruh sağlığının da büyük ölçüde bozulduğunu iddia ile şimdilik 1.000.000.000TL. maddi, 50.000.000.000TL. manevi tazminatın davalıdan faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

Davalı, özenli bir şekilde tedavi uyguladığını, kusurunun olmadığını, davacının yanıltma çabaları içinde bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece dosya içeriği, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca takipsizlik kararına bağlı 2001/38643 HZ. sayılı soruşturması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve yargılama aşamasında alınan bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle, uygulanan tıbbi tedavinin uygun olduğu, davalı hekime atfedilebilecek her hangi bir kusurun olmadığı, davacının vajinasının üst bölümünde oluşan yapışıklıkların tedavinin beklenilir bir akibeti olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davalı hakkında yapılan ceza soruşturması sırasında hazırlanmış bulunan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2.İhtisas Kurulunun 29.11.2002 tarih 7557 karar sayılı raporu ile mahkemece seçilen bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 29.4.2004 tarihli raporlarda <davacının rahatsızlığı nedeniyle davalı doktor tarafından konulan tanı ve uygulanan tedavi yönteminin normal olduğu tanı ve tedavide davalı doktorun her hangi bir kusurunun bulunmadığı ve hastanın vajinasında meydana gelen yapışıklığın uygulanan tedavi sonucu oluşabilecek komplikasyonlardan olduğu> belirtilmiş ise de bu komplikasyonların önlenip önlenemeyeceği, meydana gelmemesi için davalı doktorun alması gereken önlemler ve ek tedavi yöntemlerinin bulunup bulunmadığı, her türlü önlemin alınmasına rağmen bu komplikasyonların meydana gelip gelmeyeceği hususları her iki raporda da açıklanmamıştır. Mahkemece bu hususlar da göz önüne alınmak suretiyle, gerekli incelemeyi yapmak üzere yeniden bilirkişi kurulu oluşturulmalı, denetime açık rapor alınarak davalı doktorun kusuru bulunup bulunmadığı ona göre değerlendirilmelidir. Bu hususlar nazara alınmaksızın hazırlanan eksik bilirkişi raporları esas alınarak davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)