Mesajı Okuyun
Old 03-01-2013, 09:40   #2
hırs

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/3369

K. 2011/5151

T. 21.4.2011

• MEHİR SENEDİNDE YAZILI ZİYNET EŞYALARININ İADESİ İSTEMİ ( Davalının Çeyiz Senedini Kefil Sıfatıyla İmzaladığı - Kefalet Adi Kefalet Mahiyetinde Olup Asıl Borçlu Hakkındaki Takip Sonuçsuz Kalmadan Asıl Borçlu Yanında Kefil Hakkında Takip Yapılamayacağı ve Dava Açılamayacağı )

• ÇEYİZ SENEDİNİ KEFİL SIFATIYLA İMZALANMASI ( Kefalet Adi Kefalet Mahiyetinde Olup Asıl Borçlu Hakkındaki Takip Sonuçsuz Kalmadan Asıl Borçlu Yanında Kefil Hakkında Takip Yapılması ya da Dava Açılmasının Yasa Hükmüne Aykırı Olduğu )

• KEFİLİN SORUMLULUĞU ( Davalı Çeyiz Senedini Kefil Sıfatıyla İmzaladığı - Kefalet Adi Kefalet Mahiyetinde Olup Asıl Borçlu Hakkındaki Takip Sonuçsuz Kalmadan Asıl Borçlu Yanında Kefil Hakkında Takip Yapılamayacağı ve Dava Açılamayacağı )

818/m.486


ÖZET : Davacı vekili, dava dilekçesinde, mehir senedinde yazılı ziynet ve ev eşyalarının aynen iadelerini, olmazsa bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davalı çeyiz senedini kefil sıfatıyla imzalamıştır. Buradaki kefalet adi kefalet mahiyetinde olup, asıl borçlu hakkındaki takip sonuçsuz kalmadan, asıl borçlu yanında kefil hakkında takip yapılması ya da dava açılması az yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olduğundan, bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Aile mahkemesince verilmiş bulunan karar, dairemizin 02.11.2010 gün ve 2011/3369 Esas, 2011/5151 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş idi. Bu kararın tashihen tetkiki davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, dava dilekçesinde, mehir senedinde yazılı ziynet ve ev eşyalarının aynen iadelerini, olmazsa bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, ziynet ve ev eşyalarının aynen iadelerine, mümkün olmazsa bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu'nun 486. maddesine göre adi kefalet nedeniyle, kefile başvurabilmesi için, kefalet sözleşmesinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında yapılan takibin alacaklının hatası olmaksızın sonuçsuz kalması yahut borçlu aleyhine Türkiye'de takibat yapılmasının imkansız hale gelmesi gerekmektedir.
Olayımıza gelince; davanın dayanağı durumundaki 04.01.2006 tarihli çeyiz senedi altında, davalılardan Ü.'in imzası yanında diğer davalı M.'nın da imzası bulunması nedeniyle mahkemece, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiş ise de, davalı M. 04.01.2006 tarihli çeyiz senedini kefil sıfatıyla imzalamıştır. Buradaki kefalet adi kefalet mahiyetinde olup, asıl borçlu hakkındaki takip sonuçsuz kalmadan, asıl borçlu yanında kefil hakkında takip yapılması ya da dava açılması az yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olduğundan, bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği bu defaki incelemeden anlaşılmakla, davalılar vekilinin davalı Ü.'e ait hükme yönelik karar düzeltme isteminin reddine, davalı M.'ya ait hükme yönelik karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : 1- Davalılar vekilinin davalı Ü. yönünden karar düzeltme isteminin reddine,
2- Davalı M. yönünden karar düzeltme isteğinin kabulü ile, dairemizin 02.11.2010 gün ve 2011/3369 Esas, 2011/5151 Karar sayılı onama kararının davalı M. yönünden kaldırılarak mahalli mahkemenin 04.06.2009 gün ve 2007/608 Esas ve 2009/338 Karar sayılı hükmünün davalılardan M. yönünden BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. yarx