Mesajı Okuyun
Old 29-12-2012, 14:06   #5
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

10.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/9969
Karar: 2012/13423
Karar Tarihi: 04.07.2012


TESPİT DAVASI - BORÇLANMA SÜRESİNİN VE YAŞLILIK AYLIĞININ TESPİTİ İSTEMİ - DAVACININ YURTİÇİ ÇALIŞMASI VE SİGORTALILIK KAYDI BULUNMADIĞI - BAĞLANAN YAŞLILIK AYLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ HUSUSU - EKSİK İNCELEME - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Davada uyuşmazlık, yurtiçi çalışması ve sigortalılık kaydı bulunmayan, ... tarihinden itibaren A.’da hizmet aktine dayalı olarak çalışan ve A.’da geçen çalışma sürelerini ... sayılı Yasaya göre ve ... sayılı Yasa kapsamında borçlanarak ... tarihinden itibaren Bağ-Kur’dan yaşlılık aylığı bağlanan davacının; ... sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresinin ve dolayısıyla yaşlılık aylığının ... sayılı Yasa kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir. İlgili Yasa kapsamında yapılan borçlanma ile, ... tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının, ilgili Yasa maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirmeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

(2709 S. K. m. 90) (5510 S. K. m. 4) (3201 S. K. m. 3, 4, 5)

Dava: Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 25.07.1972 olduğunun tespitini, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmanın ve tahsis işlemlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a kapsamında olması gerektiğinin tespitini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Şerafettin Özyürür tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Karar: Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin, yurtdışında çalışmağa başlanılan 25.07.1972 olduğunun tespiti ile, yurtiçi çalışması ve sigortalılık tescili bulunmayan davacının, 3201 sayılı Yasa kapsamında yaptığı borçlanma süresinin ve giderek 01.06.2009 tarihi itibarıyla bağlanan yaşlılık aylığının, 5510 sayılı Yasanın 4/I-a kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.

Mahkeme, davacının ilk sigortalılık başlangıcının Alman Rant Sigortasına giriş tarihi olan 25.07.1972 olduğunun tespitine ve 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanma ile, 01.06.2009 başlangıç tarihli tahsisin, 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine karar vererek, davayı kabul etmiştir.

1-) Sigortalılık başlangıç tarihinin, yurtdışında çalışmağa başlanılan 25.07.1972 olduğunun tespitine dair, mahkeme kabulü; Türk - Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4.maddesi, keza yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olacağını ve uygulama önceliği bulunduğunu düzenleyen T.C Anayasa’nın 90. madde hükümleri uyarınca yerindedir.

2-) 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanma ile, tahsis işlemlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında değerlendirilmesine yönelik mahkeme kabulüne gelince;

Yurtiçi çalışması bulunmayan davacı, 13.04.2009 günlü borçlanma başvurusuyla, Almanya’da geçen 25.07.1972-31.08.2008 tarihleri arası çalışmalarından, tahsise yetecek kadarı olan 31.08.1993-31.08.2008 tarihleri arası 5401 günlük hizmetini 3201 sayılı yasayla ve 4/I-b kapsamında 18.05.2009 günlü ödemeyle borçlanmış; 25.05.2009 günlü tahsis başvurusu üzerine de, 01.06.2009 tarihinden itibaren, 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında kendisine yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

Davada uyuşmazlık, yurtiçi çalışması ve sigortalılık kaydı bulunmayan, 25.02.1972 tarihinden itibaren Almanya’da hizmet aktine dayalı olarak çalışan ve Almanya’da geçen çalışma sürelerini 3201 sayılı Yasaya göre ve 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında borçlanarak 01.06.2009 tarihinden itibaren Bağ-Kur’dan yaşlılık aylığı bağlanan davacının; 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresinin ve dolayısıyla yaşlılık aylığının 5510 sayılı Yasanın 4/I-a kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.

Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79. maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3. maddesi, <Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa, en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır> hükmünü içerirken;

Yine, aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5. maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; <Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa, borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.> Hükmü getirilmiştir.

Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3. maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa, borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.

Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden, uluslararası sözleşme kurallarına; uygulamada, yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır.

Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişten önce, Alman rant sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır.

Bu durumda, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanma ile, 01.06.2009 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının, 5510 sayılı Yasanın 4/I-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup; aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 04.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)