Mesajı Okuyun
Old 26-12-2012, 18:13   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/21-805
Karar: 2009/12
Karar Tarihi: 21.01.2009


ÖDEME EMRİNİN İPTALİ DAVASI - DAVANIN ÖDEME EMRİNİN İPTALİNE YÖNELİK MENFİ TESPİT DAVASI NİTELİĞİNDE OLMASI - TESPİT DAVASININ EDA DAVASININ ÖNCÜSÜ DURUMUNDA OLMASI - NİSPİ HARÇ ALINMASI GEREĞİ

ÖZET: Dava, ödeme emrinin iptaline yönelik menfi tespit davası niteliğindedir. Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanmasına ilişkin davalardır. Bu tespit işlemi eda davalarında da vardır. Bundan başka eda davalarının ikinci bir eda bölümü vardır ki, bu bölüm tespit davalarında yoktur. Bu nedenle eda davası, aynı konudaki tespit davasını de içeren daha geniş kapsamlı bir davadır. Bundan dolayı, tespit davası eda davasının öncüsü durumundadır. Öncüsü olduğu eda davası gibi konusu malvarlığı hakkıdır ve belli bir değer ile ilgili bir dava niteliğini taşıdığından değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerdendir ve nispi harç alınması gerekmektedir.

(6183 S. K. m. 58) (492 S. K. m. 16) (YİBK 07.07.1965 T. 1965/5 E. 1965/5 K.) (YHGK 17.12.2003 T. 2003/19-764 E. 2003/744 K.) (YHGK 14.03.2007 T. 2007/2-143 E. 2007/146 K.) (YHGK 26.04.2006 T. 2006/21-198 E. 2006/249 K.) (YHGK 27.02.2008 T. 2008/21-139 E. 2008/204 K.)

Dava: Taraflar arasındaki <ödeme emrinin iptali> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.04.2006 gün ve 2006/257-156 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 09.04.2007 gün ve 2006/7151-2007/6179 sayılı ilamı ile;

(... Dava, davalı kurum tarafından 2006/10495 Sayılı takip dosyasından gönderilen 514.739,97 YTL'lik ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, istemin kabulü ile davacı yararına maktu vekalet ücretine karar verilmiştir.

Dava konusu hakkın değeri para ile ölçülebilen haklardan olduğu açıktır. Hal böyle olunca, dava, 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 16. maddesi ile 1 sayılı tarifedeki nisbi esas üzerinden harca tabidir. Bu nedenle dava değeri üzerinden %0,54 oranında hesaplanacak nisbi karar ve ilam harcının 1/4'ü anılan yasanın 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra yargılamaya devam olunması gerekirken yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe sonraki işlemlerin yapılamayacağını öngören 32. maddeye aykırı olarak peşin alınan maktu harçla yetinilerek davaya eksik harçla bakılması doğru değildir.

Öte yandan mahkemenin kabulüne göre de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, dava değeri üzerinden nisbi avukatlık ücreti takdiri gerekirken maktu avukatlık ücretine hükmedilmiş olması da isabetsiz olmuştur.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre davanın; yasal dayanağı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 58. maddesi olup, ödeme emrinin iptaline yönelik <menfi tespit> davası niteliğindedir. Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanmasına ilişkin davalardır. Bu tespit işlemi eda davalarında da vardır. Bundan başka eda davalarının ikinci bir eda bölümü vardır ki, bu bölüm tespit davalarında yoktur. Bu nedenle eda davası, aynı konudaki tespit davasını (talebini) de içeren daha geniş kapsamlı bir davadır (B.Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001-6. Baskı, 2.Cilt, Sayfa 1412-1417). Bundan dolayı <...Tespit davası eda davasının öncüsü durumundadır...> (07.07.1965 gün 1965/5 Esas, 1965/5 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Öncüsü olduğu eda davası gibi konusu malvarlığı (mamelek) hakkıdır ve belli bir değer (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ile ilgili bir dava niteliğini taşıdığından 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca <Değer ölçüsüne göre harca tabi< işlemlerdendir, (1) sayılı tarife uyarınca nispi harç alınması gerekmektedir.

Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve 2003/19-764 Esas, 2003/744 Karar; 21.09.2005 gün ve 2005/19-541 Esas, 2005/475 Karar; 14.03.2007 gün ve 2007/2-143 Esas, 2007/146 Karar; 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 2006/249 Karar, 27.02.2008 gün ve 2008/21-139 Esas, 2008/204 sayılı Kararlarında da bu hususun vurgulanmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Öte yandan, Özel Daire bozma kararının son paragrafında; kabule göre mahkemece vekalet ücretine ilişkin olarak verilen kararın da yanlış olduğu belirtilerek bir bozma yapılmışsa da, kabule göre yapılan bozmaya karşı direnilmesi mümkün olmadığından, bu kısım Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun inceleme kapsamı dışında bırakılmıştır.

Sonuç: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının davacıya iadesine, 21.01.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)